Hakan Kocabaş'la Tarih Yolculuğu Muazzamdı

ABONE OL

Hakan Kocabaş'ın 29 Ekim özel değerlendirmesinin Güçlü bakış açısıyla değerlendirmesi...

Türk milletinin küllerinden yeniden doğuşunun simgesi Cumhuriyet’imizin 96. yıldönümünü idrak etmenin heyecan ve gururunu taşıyoruz. Öyle göğsümüzü kabartan günlerin içerisindeyiz ki, her yer Atatürk, her yer Türk bayrağı… Mis gibiyiz misss… Bu anlamlı günü hakkını vererek yaşamanın sevinci içerisindeyim güzel dostlarım, sizler gibi.

 

Atamıza ve onun önderliğinde ülkemizin kurucu kahramanlarına minnetimizi dolu dolu ifade ettik, şükürler olsun. Pazartesi günü çelenk sunma töreni, bugün Kaymakamlık’ta yapılan tebrikat töreni, devamında sahildeki kutlama ve akşamında bizlere yakışır biçimde tamamlanan fener alayı yürüyüşü ile… İlçemizin bu güzel Cumhuriyet coşkusu, bugün İş Dünyası programına konuk olan Silivri Sanayici ve İş Adamları Derneği Başkanı Hakan Kocabaş’ın 29 Ekim’e özel değerlendirmesiyle muazzam bir şekilde doruğa ulaştı.

 

Açık konuşmak gerekirse basına malzeme olabilecek şeyler var mı diye açtım videoyu. Masal gibi sonuna kadar dinlediğimde ben bile kendime hayret ettim. Siyasetten daraldık, bunaldık diyorsanız gelin Hakan Kocabaş’ın Cumhuriyetimizin ilk dönemindeki sanayileşme çabaları ile alakalı çok özel bilgiler paylaştığı sohbetine doğru yolculuk edelim hep birlikte… Her kelamında tüm yaşamını ulusumuzun bağımsızlığına adamış, imkansızlıklar içinde ama sonsuz hürriyet aşkıyla kavrulan milletimizin iman gücünü arkasına alarak tarihimizin yazgısını değiştiren Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün nasıl eşsiz bir lider olduğunu vurgulayan Kocabaş’ı yürekten kutluyorum ve sizleri katıldığı radyo programındaki sohbetinden kesitlerle baş başa bırakıyorum.

 

VARAN 1

 

"Düşünün savaştan yeni çıkmış yoksul bir millet, tam rüştüyetini ispatlayamamış bir meclis. Mustafa Kemal Atatürk burada da önemli bir devlet adamlığını sergiliyor. 17 Şubat tarihinde 1135 delegeden oluşan İzmir İktisat Kongresi’ni topluyor. Milletin her kesiminin temsil edildiği kongrede çok önemli olan Misak-ı İktisadi Esasları kabul edilmiştir. Alınan kararlar esas itibariyle ülkenin sanayisi ve ekonomisi için alınmış olsa da kesintiye uğramış olan Lozan görüşmelerine de önemli bir itici kuvvet olmuştur. İzmir İktisat Kongresi kararlarını kısa zamanda anlatmak kolay değil.  Buna belki ayrıca bir program gerekir ama tarımdan asayişe, maliye, ulaştırma, vergi, bankacılık, sanayi, ekonomi, işçi haklarına kadar her konuda geniş bir perspektif ile ülkenin kuruluşunun bir yol göstericisi olmuştur. Bu sebeple İzmir İktisat Kongresi, bir dönüm noktasıdır. Türk milletine de, uluslararası topluma da kesin ve net bir duruş gösterilmiştir. Bu da yeni devletimiz her alanda özgür ve ancak milletinin iradesiyle hareket edecektir demektir. Atatürk şöyle diyor yine: ‘Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan yoksun olunca, o devletin bütün hayati kısımlarında bağımsızlık felç olmuştur. Ekonomik hayatın etkinlik ve canlılığı, ancak ulaştırma vasıtalarının, yolların, demiryollarının, limanlarının durumu ve derecesiyle orantılıdır. Tam bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlıkla olur.’ Bu beyan Cumhuriyetin ilanıyla aslında nasıl bir gelişme hamlesi başlatıldığını, her alanın nasıl ele alındığını, açık, net ifade ediyor."

 

VARAN 2

 

“İktisat Kongresi özellikle bir alt yapı olmuştur. Bu alt yapının ışığında da hamleler başlamış. Birazdan vereceğim rakamları özellikle 1924 ve 1938 yılları aralığından aldım çünkü felaketi tüm zerresinde hmiş bir millet ve büyük bir kriz içinde dönen bir dünya ekonomisinin tam ortasında olan yeni bir devletin yapabilecekleri en fazla bunlar olabilirdi. Üstelik Amerika Birleşik Devletleri’nde Kara Perşembe olarak adlandırılan ve dünyada başlayan 1929 Dünya Ekonomi Krizi vardı. Tüm bunlara rağmen yeni cumhuriyetin sanayi ve ekonomi hamleleri başladı. İlk temeller de 1924 yılında atılmaya başlandı. Burada ben özellikle bazı fabrikaları önceledim çünkü gerçekten Türkiye için çok önemliydi bunların yapılması. Mesela 1924 yılında Ankara’da Tüfek Fabrikası, Gölcük Tersanesi kuruluyor.  Çok önemli bir hamle. 1925’te Şakir Zümre fabrikası, Uşak Şeker Fabrikası, Kırıkkale Mühimmat Fabrikası ve Kayseri Tayyare Fabrikası kuruluyor. Burada özellikle bir parantez açmak istiyorum. Kayseri Tayyare Fabrikası, Otomobil ve Motor A.Ş. adında 15 Ağustos 1925 yılında Alman Yunker firmasının ortaklığıyla kuruluyor ve 1927 yılında da uçak üretebilir hale geliyor. 10 yılda 5 ayrı tipte 134 tane uçak üretiyor ki bu o andaki Türkiye Cumhuriyeti için bence muhteşem bir gelişme. 1926 yılında Alpullu Şeker Fabrikası, Uşak Şeker Fabrikası ve Kırıkkale Mühimmat Fabrikası kuruluyor. 1927’de Bünyan Dokuma Fabrikası, Eskişehir Kiremit Fabrikası, 1928 yılında Kırıkkale Elektrik Santrali ve Çelik Fabrikası, Ankara Çimento Fabrikası, 1929 yılında Ankara Havagazı Fabrikası, İstanbul Otomobil Montaj Fabrikası, 1930 yılında y Kayaş Kapsül Fabrikası, Nuri Killigil Tabanca Havan Mühimmat Fabrikası, 1934 yılında Eskişehir ve Turhal Şeker Fabrikaları, Konya Ereğli Bez Fabrikası, Bakırköy Bez Fabrikası, Bursa Süt Fabrikası, İzmit Kağıt ve Karton Fabrikası, Zonguldak Kömür Yıkama Fabrikası, Keçiborlu Kükürt Fabrikası, Isparta Gül Yağı Fabrikası, yine Ankara, Konya, Eskişehir ve Sivas Buğday Siloları, Kayseri Bez fabrikaları yine bu yılın önemli yatırımları arasında. Ben 1935 yılındaki yatırımları da çok önemsiyorum; Bursa Merinos Fabrikası, Gemlik Suni İplik Fabrikası, Zonguldak Taş Kömürü Fabrikası ve hakikaten tüm dünyanın örnek aldığı Nazilli Basma Fabrikası. Burada da bir parantez açmak istiyorum. Nazilli Basma Fabrikası o dönemde kurulduğunda gerçekten bütün dünyaya örnek olmuş. O zamanki dönemde teknoloji ile donatılıyor. Dokuma, basma, desen, gravür ve baskı bölümlerinden oluşuyor. Günlük ortalama 60 bin metre dokuma yapıyor. O günkü dönemde tabi çok yüksek bir rakam ama esas özelliği sosyal ve içtimai alanda olan özelliğiyle. Balo salonundan sinemasına, halk evinden korosuna, spor sahalarından Ar-Ge bölümlerine kadar devrinin en sosyo-kültürel-ekonomi projesidir. Bu yönden bakmakta fayda var. Dünyaya örnek olmuş bir fabrika tipidir ve ilk Türkiye’de bu tip bir uygulama yapılmıştır. Devam edeyim kaldığımız yerden… 1936 yılında Ankara Çubuk Barajı kuruluyor. Barut, Tüfek, Top Fabrikası, Malatya Sigara Fabrikası ve Nuri Demirağ Uçak Fabrikası kuruluyor. Burada geniş bir parantez açmak istiyorum. İçimi cız eden bir durum var. Tamamen Nuri Demirağ’ın çabalarıyla kuruldu. 1936 yılında tek motorlu uçak üretildi. 1938 yılında Türkiye’nin ilk yolcu uçağı NUD-38 üretildi. 1944 yılında bu uçaklar Dünya Havacılığı A Sınıfına alındı. Bu çok önemli bir şey. Bugün bir uçak üretseniz A sınıfına alınması belki seneleri alacak. NUD-38 saatte 325 km hız ve 1000 km menziliyle üretilmiş bir uçaktı. Gel gelelim Türk Hava Kurumu, uçak alımından vazgeçti. Sanıyorum uçakların üç tanesi Hollanda’ya ambulans uçak olarak verildi. Bu bizi yaralayan önemli zamanlardan bir tanesi…. 1936 yılında Bitlis Sigara Fabrikası, 1937’de Malatya Bez ve Karabük Demir Çelik Fabrikası kuruldu. Burada da ufak bir saptama yapmak istiyorum. Bugün Karabük Demir Çelik Fabrikası hala ekonomimize önemli hizmetler veren bir fabrikadır. Kendi kaynaklarımızın yanında bir de aynı zamanda 2,5 milyon sterlinlik İngiliz kredisiyle yapıldı. Yine 1938 yılında İzmir Klor Fabrikası ve Sivas Çimento Fabrikası kuruldu.”

 

VARAN 3

 

“Kısaca bir özet yapacak olursak 1933-1939 yılları arası işletme sayısı 36’dan 111’e çıktı. 1929-1938 yılları arasında ağır sanayi üretimi %152, toplam sanayi üretimi %80 artmıştır. Kömürde %100, kromda %600, diğer madenlerde 200 artışlar olmuştur. Demir üretimi hiç yokken fabrika kurulmuş ve 180 bin tona ulaşmıştır. İyi ki böyle güzel bir lider çıkmış ve bu güzel toprakları tekrar inşa etmiş.”

 

VARAN 4

 

“Nice zorluklar içinde bu eşsiz toprakları bize armağan eden başta Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, çalışma arkadaşlarını, mücadele sırasında yaralı taşıyanından yarayı pansuman eden hemşiresine, cepheye ellerinde mühimmat taşıyan büyük annelerimizden kınalı kuzulara kadar herkese müteşekkir olduğumuzu bir kez daha söyleyelim. Kanla, canla kazanılan cumhuriyetimize sahip çıkalım. Elleri yağlar içinde devrim otomobillerini yapanları da, ona köstek olanları da, 1938 öncesinde 31 yılında yapılan ilk 5 yıllık plana köstek olanları da, kendi çıkarları uğruna ülkeyi satanları da unutmamalıyız. Çanakkale ruhunu da köy enstitülerinin katkılarını da unutmamalıyız. Biz tarihimizin her anını sevmeli, sahip çıkmalı ve övünmeliyiz ama birlik olmayı, farklıklarımızla birbirimizi sevmeyi bilmeliyiz. Ne olursa olsun vatan, devlet söz konusu olunca yumak olup bir arada olmayı başarmalıyız.”

 

SON DİP NOT

 

Evet belki biraz uzun bir yazı oldu ama tarih sevenler sıkılmayacaktır diye düşünüyorum. Sahip olduğumuz toprakların, özgürlüğün, bağımsızlığın nasıl kazanıldığı unutmamamız için hatırlatma niteliğinde oldu bu kayıt. Kocabaş çok sıkı hazırlanmış, heybesinde biriktirdiği bilgilerle 29 Ekim’e yakışır bir değerlendirme yaptı. Yüreğine sağlık. Kıymetli Yaz Dostum okurları, sabrınız için teşekkür ediyorum. Yeniden görüşmek dileğiyle Atatürk'le kalın, cumhuriyetle kalın, hoşça kalın!

 

Tüm kayıtı dinlemek isteyenler için linki buraya bırakıyorum…

 

https://www.youtube.com/watch?v=jFJ9fwbzXuc