Işıklar: "Silivri'nin Geleceğini Konuşmalıyız"

ABONE OL

Özcan Işıklar'a bugünlerde neler yaptığını, CHP'nin Silivri'yi neden kaybettiğini, Volkan Yılmaz'ın meclis kürsüsünden zaman zaman görev dönemine atıfta bulunarak ağır ithamlarda bulunmasını nasıl karşıladığını sorduk. 'Polemiğe girmek istemiyorum, bu Silivri'ye bir şey kazandırmaz' diyen Işıklar, 'Sonuçta teftiş var, mahkeme var, adalet var. Bizim müfettişsiz ayımız yoktu. Yapılan her şey orada, ortada' şeklinde konuştu.


Silivri geçmiş dönem Belediye Başkanı Özcan Işıklar ile gerçekleştirdiğimiz röportajda kendisine şimdilerde neler yaptığını, Silivri’de Cumhur İttifakı’nın kazanma nedenlerini, mevcut Belediye Başkanı Volkan Yılmaz’ın zaman zaman meclis kürsüsünden görev dönemine atıfta bulunarak ağır ithamlarda bulunması hakkında neler düşündüğünü sorduk. “Geçmişi geçmişte bırakıp, geleceği konuşmalıyız” diyen Işıklar; açıklamaları ile hem hizmet dönemine ışık tuttu hem de yerel yönetime bakış açısını ortaya koydu.  
 
“KENT TARIMI VE YEREL KALKINMA KONUSUNDAKİ ÇALIŞMALARIMA DEVAM EDİYORUM”

Hazal BAŞARAN:
Aslında çoğunluğun merak ettiği ilk soruyla başlamak istiyorum; Özcan Işıklar şimdi ne yapıyor, günleri nasıl geçiyor?
 
Özcan IŞIKLAR: İhmal ettiğim özel işlerimle ilgileniyorum. Gandhi’nin bir sözü var, çok severim; “Dünyada görmek istediğin değişimin kendisi ol.” Bu çerçevede bir lavanta ekimi, akıllı sera uygulaması yapma düşüncem var. Bunları küçük örnekler şeklinde hayata geçirmek istiyorum. Günümün geri kalan daha çok kısmını okuyarak ve gündemi izleyerek geçiriyorum; kent tarımı ve yerel kalkınma konusundaki çalışmalarımı da derinleştirerek devam ettiriyorum. Bu konuda literatürü tarıyorum, notlarımı toparlıyorum, bir programa dönüştürmeye çalışıyorum. Yaptığım birkaç çalışma var, bu çalışmalarda bana destek olan üniversitelerde çalışan, siyasi görevi olan, belediyelerde çalışan arkadaşlarım var; onlarla gerçekten çok güzel programlar çıkardık. Genel kalkınma, kent yoksulluğu ve kent tarımı konularında birlikte çalışmalar yapıyoruz.
 
“SEÇMENİN KARARINA SAYGI DUYUYORUZ”

Hazal BAŞARAN: Seçmen neden Cumhur İttifakı dedi?

Özcan IŞIKLAR: Bir kere seçmen ne derse başımızın üstüne. Demokrasilerde sandıktan çıkana hepimiz saygı göstermek zorundayız. O günlerde sabun köpüğü gibi gündemler oluşuyor. Belki duygusal kararlar verilebiliyor, belki yanılabiliniyor, belki o an kendinizi doğru anlatamıyorsunuz, sıkışmış bir dönem olabiliyor.

“SÜRECİ İYİ YÖNETEMEDİK”

Biz bir kırılma yaşadık. Dışarıya karşı parti olarak güvensiz bir görüntü verdiğimizi düşünüyorum. Kendimizi iyi ifade edemedik. Bu güvensiz görüntünün karşılığıdır diye düşünüyorum. Aday olarak belki benim de hatam var. Parti olarak da süreci iyi yönetemedik, bunun da yansıması olabilir. Dediğim gibi parti olarak bir kırılma yaşadık ve o algı tüm seçim sürecini yönetti.

“MAÇ SAATİNDE KURAL DEĞİŞİKLİĞİ YAPILDI”

Cezaevi oyları belediye oylarına sayılmadı. Bir maça çıkıyorsunuz maç saatinde kural değişiyor, böyle bir şeyi de yaşadık. Haliyle insanlarda bir moral bozukluğu oluşuyor, yılgınlık yaratıyor. Çok geç kaldık, propaganda sürecinde kendimizi yeterince anlatmaya zamanımız olmadı. Bunlar parti içinde kırgınlığa da sebep oldu. Meclisi tam istenildiği gibi, beklentileri karşılayacak şekilde kuramıyorsunuz. Onun da bir kırgınlığı oluşuyor. Tüm bunların toplamında topluma güvensiz bir görüntü verdik.

“HEZİMET YAŞAMADIK”

Cumhur İttifakı derken, biz o süreçte bir hezimet yaşamadık. Bölünmemize rağmen çok küçük bir farkla seçim sonuçlandı. Dışardan bölündük, içerden kırıldık, cezaevi oylarının belediye oylarına sayılmaması ile motivasyonumuz düştü.

“İMAMOĞLU, SİLİVRİ'DEN %62 İLE REKOR BİR DESTEK ALDI”
 
Yaptıklarımızı topluma anlatamadık. Bunu seçimden sonra yaşadıklarıma dayanarak söylüyorum. O kırgınlıklar değişti, parti toparlandı, bir pişmanlık algısı oluştu. Hemen arkasından Silivri’mizden 23 Haziran’da %62 oy çıktı. Parti toparlanınca, o süreç doğru yönetilince de farklı bir sonuç alındığına birlikte şahit olduk.
 
“BENİ KİMSE ‘HİZMET ETMEMEKLE’ ELEŞTİRMEDİ”

Ben 82 gün boyunca dolaştım. Bana kimse, “Hizmet yapmadın” demedi. Bana tek eleştiri, “Yeterince gelemedin” oldu. Hizmet konusunda hayata geçirdiklerimizin, Türkiye’de yapılan ilk projeler olduğu, birçok yerel yönetime ilham verdiği çok söylendi, hala daha söyleniyor.
 
“İNSANÜSTÜ BİR GAYRETLE ÇALIŞTIK”

10 yılda 9 tane seçim yaşadım. İnsanüstü bir çalışma gayreti gösterdim. 8 tane belediye teslim aldım. Bunun ne demek olduğunu bugünkü arkadaşların anlaması mümkün değil. Tarihi bir sel yaşadık. Arkasından 13 tane köyü teslim aldım. Belediyecilikte insanüstü çalışma gayretinin ne demek olduğunu o dönemi yaşayan bilir. Öyle uzaktan bakarak anlaşılmaz bunlar, yaşamak lazım. Tarihi 50 yılı geçmiş köklü belediyeler kapandı. Silivri’yi bir ilçe yapıyorsunuz arkasından 220 kilometrekare büyüklüğünde 13 tane köyü teslim aldım. Onların da A’dan Z’ye bütün ihtiyaçlarını karşılayarak hizmete devam ediyorsunuz.
 
“SİLİVRİ’Yİ TÜM DEĞERLERİYLE KORUDUK”

Silivri'yi tüm değerleriyle koruyarak, tüm renkleriyle büyük bir aileye dönüştürmek öyle bir iki saat çalışmalarla olacak şeyler değil. 20 saat mesai yaptığım günler çok oldu. 10 senede 1 gün tatil yapmadım. 350 tane mahalle toplantısı yaptım. İnsanüstü gayretle çalışıldı. Öyle gezerek olmadı bu hizmetler… Sokakta sadece resim vermek için yapılmadı. Sivil toplum kuruluşlarıyla fikir alışverişi ile yapıldı. Büyük bir emek var.
 
“HİZMETİ ÖYLE ÇOK YÜKSELTTİK Kİ, BEKLENTİ ARTTI”

Beklentiyi siz yükseltiyorsunuz. Bizim rakibimiz kendimizdik. Bizim rakibimiz yoktu aslında. Hizmet bu kadar yükselince, insanlar haklı olarak daha fazlasını beklediler. Son bir sene bu yaptıklarımızı anlatma zamanıydı ama biz bu anlatma fırsatını bulmak yerine partimizin iç sorunlarıyla, adaylaşma sürecindeki zorluklarıyla uğraştık ve toplumumuza karşı bir güvensizlik algısı oluştu. Bunun sonucunda da böyle bir kırılma yaşandı.
 
“BİZİM MÜFETTİŞSİZ AYIMIZ GEÇMEZDİ”

Hazal BAŞARAN: Volkan Yılmaz zaman zaman meclis kürsüsünden sizin görev döneminize atıfta bulunarak ağır ithamlarda bulunuyor. Bunlara ne yanıt vermek istersiniz?

Özcan IŞIKLAR: Bir polemiğe girmek istemiyorum. Bu Silivri’ye bir şey kazandırmayacak. Ben 8 tane belediye teslim aldım. 8 belediyede hiçbir geriye dönük ithamım olmadı. Sonuçta orada aynı ekiple çalışıyoruz. Bende değişiklik yapmamıştım. 340 tane arkadaşımız kapanan belediyelerden geldi, onlarla çalıştık. Yeni bir kadro kurma şansımız olmadı. Her müdürden 8 tane vardı. Onları 1’e düşürmek gibi bir zorlukla karşılaştık. Benim hiçbir arkadaşıma ithamım olmadı. Biz hukuk değiliz. Hukukun yerine koyamayız kendimizi. Sonuçta teftiş var, mahkeme var, adalet var ve bunun karşısında da sizin de kendinizi savunmak gibi bir durumunuz var. Her şey olduğu yerde duruyor. Bizim müfettişsiz ayımız yoktu. Yapılan her şey orada, ortada.

“SIKIŞTIKÇA GEÇMİŞE ATIFTA BULUNULMASI, DOĞRU BİR YÖNTEM DEĞİL”

Bunları sıkıştıkça gündeme getirmek, geçmişe atıfta bulunmak doğru bir şey değil. Geçmişi geçmişte bırakacağız, ne yapmamız gerektiğini anlatacağız topluma. Varsa bir hukuksuzluk, bu hukukun işidir. Ben öyle yaptım. Ben 1 tane değil, 8 tane belediye teslim aldım. Hayatta olmayanlara Allah rahmet eylesin, hayatta olanlarla görüşüyorum. Hepsiyle de diyaloğum var. Hiç de ithamda bulunmadım çünkü benim işim değil. Teftiş var, bakanlık var, hukuk var; onlar gereğini yaparlar.

“GEÇMİŞİ GEÇMİŞTE BIRAKIP, GELECEĞİ KONUŞMALIYIZ”

Bunu dile getirmek hoş değil, bir yöntem de değil, olmamalı da. Varsa bir şey hukuk orada zaten. Silivri’ye farkında olmadan yanlış bir şey yapıldıysa da bunlar telafi edilmeli, onarılmalı. Bilerek yapıldıysa zaten suçtur. Belediyecilik kanunu ve mevzuatı o kadar muğlak ki… 5 yıl önce usulüne uygun olan bir şey, usul farklılaşınca bir yanlış olarak ortada kalabiliyor. Öyle bir şey varsa hemen bunlar düzeltilmeli çünkü ben bunları yaşadım. Devr-i sabık yaratmak doğru değil. Geçmişi geçmişte bırakıp, geleceği konuşmalıyız. Ben böyle bir polemiği çok sığ ve gereksiz buluyorum. 
 
Röportaja ilişkin haberler devam edecek...