Korsan: "Virüs Salgını Bile İktidarı Durduramadı!"

ABONE OL

Silivri Çevre Derneği Başkanı Ali Korsan, 'Corona salgını ile ortaya çıkan toplumsal tedirginliği ve sokak muhalefetinin mecburi geri çekilişini iktidar bir fırsat, yağma ve talan süreci olarak görmektedir. Salgın sürecinde iktidar ve ona bağlı sermaye; salgın öncesi yoğun tepki nedeniyle askıya aldığı, geri çekildiği birçok projeyi, ihaleyi hızla hayata geçirmekte beis görmemiştir' dedi ve herkesi "Corona Fırsatçılığına Dur Diyelim" kampanyası etrafında birleşmeye çağırdı.


SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ BAŞKANI ALİ KORSAN’IN CORANA GÜNLERİNDE YAĞMA VE TALAN FIRSATÇILIĞINA KARŞI KAMPANYA ÖNERİSİ AYNEN ŞÖYLE:

“Covid19 salgını dünyamızı değiştiriyor.  Dünyanın son yüzyılda gördüğü en büyük salgın son 30 yılda mutlak zafer kazanmış gibi gözüken özelleştirmeci neo liberal siyasetin ne kadar kırılgan ve zayıf olduğunu gözler önüne serdi; kamucu sağlık ve sosyal güvenlik haklarını yeniden gündeme getirdi. Corona salgını ekolojik tahribatın, endüstriyel hayvancılığın, iklim değişikliğinin bedelinin sanıldığından çok daha ağır olduğunu gösterdi.

Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu, Kanal İstanbul Projesinin yaratacağı ekonomik, sosyal ve ekolojik tahribata tepki gösteren kesimlerin bir araya gelmesiyle oluşmuştu, bugün salgınla gelinen nokta şimdiye kadar söylediklerinin, yaptıklarının ne kadar haklı bir noktada olduğunu tüm gerçekliğiyle ortaya koymuştur. Bu haklılığın ve vatandaşa verdiği güvenin de etkisiyle salgının İstanbul’da yaygınlaşmasının sonrasında yapılan ilk Kanal İstanbul ihalesine karşı örgütlediğimiz “Halk can derdinde iktidar ihale peşinde” kampanyamız konunun gündeme gelmesinde çok etkili olmuş, iktidarın tepkiyi yumuşatmak için Ulaştırma Bakanı’nı görevden almasına da vesile olmuştur.

İktidara yakınlığıyla bilinen MAK Danışmanlık şirketinin 81 ilde yaptığı koronavirüs anketinde de bu süreçte yapılan en büyük hatalardan birisinin Kanal İstanbul ihalesi olduğu fikrinin yaygın olduğu ortaya çıkmıştır. Lakin bu etkili kampanyaya rağmen görülmektedir ki corona salgını ile ortaya çıkan toplumsal tedirginliği ve sokak muhalefetinin mecburi geri çekilişini iktidar bir fırsat, yağma ve talan süreci olarak görmektedir. Salgın sürecinde iktidar ve ona bağlı sermaye salgın öncesi yoğun tepki nedeniyle askıya aldığı, geri çekildiği birçok projeyi, ihaleyi hızla hayata geçirmekte beis görmemiştir:
 
*Bilim insanları gıda krizi kapımızda diye bağırmakta fakat iktidarın gündeminde değildir. Çiftçi borçludur, tohumunu, pestisitini şirketlerden almakta, kredilerle üretimini döndürmeye çalışmaktadır. Çiftçi yaşlıdır, bilinçli bir politikayla kırdaki genç nüfus kentlere göçertilmiştir. Tarım mevsimlik işçilerle sürdürülmektedir. Köylerde durum vahimdir, köylü ekim yapamamakta yapsa bile hasatın nasıl olacağı belirsizdir.

*İstanbul’un tarım alanları on yıllardır parça parça yok edilmiştir. Kanal İstanbul projesinin geçiş bölgesi kentin son kalan tarım bölgelerindendir, 40 milyon metrekarelik bu bölgeyi de betona çevirmek istemektedirler.

*Corona günlerinde su en önemli ihtiyaçtır. İktidar kanal projesiyle İstanbul’un göl, su havzası ne kaldıysa yok etmeye çalışmaktadır.

*İstanbul'un artan su ihtiyacını karşılamak için yapılması planlanan daha önce köylülerin mücadelesiyle durdurulan Sungurlu Barajı’na halk salgınla uğraşırken 'ÇED olumlu' kararı verildi. Barajın inşaatına başlanması halinde 34 bin 500 ağaç kesilecek. 35 bin ağaç kesilecek, köyler sular altında kalacak.

*Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın memleketi Güneysu’ya yol yapımı için yapılan 152.6 milyonluk ihale, koronavirüs tedbirlerine rağmen yandaş Fora İnşaat’a verildi ve çalışmalarına başlandı.

*Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın memleketi Rize Güneysu Gürgen köyünde halkın tepkisine rağmen HES projesini yürüten şirket, koronavirüs gündemini fırsat bilerek çalışmalarını hızlandırdı.

*Artvin’deki maden ve HES çalışmaları salgına rağmen devam ediyor. Cengiz Holding’e ait Eti Bakır’ın işlettiği Artvin Cerattepe ve Murgul’daki maden sahalarında faaliyete ara verilmedi. Artvin Yusufeli’nde ise, ilçe halkının itiraz ettiği HES projesiyle ilgili çalışmalara başlanıldı.

*Bursa’nın Yenişehir ilçesi Kirazlıyayla mevkiinde faaliyet gösteren Lübnanlı maden şirketi, koronavirüs salgını dolayısıyla insanların evde kalmasını fırsat bilerek kapasite artırımı için ağaç kesimi yaptı. Ağaç kesimine bölgede bulunan köylüler karşı çıktı.

*16 Mart’ta yayınlanan yönetmelik değişikliği ile koruma altındaki doğal alanların yapılaşmaya ve yüksek yoğunluklu faaliyetlere açılması maksadı taşıyor.

*Çıtlık ve Gökova Ahalisi, korona önlemleri nedeniyle yurttaşların evlerine kapanmalarını fırsat olarak değerlendirilerek ormanda kesim işlemlerinin yapılmasını protesto etti.

*EÜAŞ International ICC, İngiliz şirketi Rolls-Royce ile kompakt nükleer güç santrallerinin teknik, ekonomik ve hukuki uygulanabilirliği ile birlikte üretim imkânlarını değerlendirmek üzere bir mutabakat zaptı imzaladı.
*Salda’da inşaata başlandı. Millet Bahçesi ihalesini alan firma, inşaat faaliyetlerine başladı.

*UNESCO tarafından dünya mirası kabul edilen Hevsel Bahçeleri, Diyarbakır Sur’ları ile Dicle Nehri arasındaki bir bölgede yer alıyor. Kültürel bir miras olan bu alan, millet bahçesine dönüştürülmek isteniyor.

*Cumhurbaşkanı kararıyla, Adana’dan 9, Artvin’de 1, Bolu’da 3, Erzurum’da 7 bölge (toplamda 14 bin dönümlük alan) ‘yayla alanı’ olmaktan çıkarıldı.

*Mersin’de doğayı kirleteceği iddiasıyla büyük tepkiye neden olmasına rağmen yapılmak istenen polipropilen tesisi için Toros Tarım AŞ’nin olduğu bölge Özel Endüstri Bölgesi ilan edildi.
 
Yasal düzenleme adı altında talan devam ettirilmek isteniyor.

*24 Mart günlü Resmi Gazetede, “Yer Altı Maden İşletmelerinde Meydan Gelen Maliyet Artışlarının Karşılanması Amacıyla Destek Verilmesine İlişkin Karar” yayımlandı. Bu karara göre, 12 Haziran 2019 ve 31 Aralık 2020 tarih aralığını kapsayan döneme ilişkin yeraltı maden işletmelerinde doğan zararların karşılanması amacıyla maden işleten kişilere ve çalışanlara destek verilecek.

*Meclise gelecek torba yasada 7. ve 8. Madde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın talana devam edebilmesi için elektronik ihale sistemine geçiş vardır. Böylece halk canı ile uğraşırken ihale yapanların görüntüleri sızmayacak diye düşünmektedirler. Hazine taşınmazlarını emrine verdikleri sermayeye mücbir sebep bahanesiyle kira vb ödeme ertelemeleri çıkarmaktadırlar, halkın kirasını, elektriğini ödemeye devam etmesinde beis yoktur.

YAĞMA VE TALAN FIRSATÇILIĞINA DUR DİYELİM

Salgın dönemi yağma ve talan için bir fırsat olarak kullanılmaktadır.

Bu fırsatçı anlayış Torba Yasa üzerinden geçirilmeye çalışılan ifade özgürlüğünü kısıtlamayı amaçlayan internet düzenlemesinde ve patronların işçileri asgari ücretin çok altında ücretsiz izne çıkarmasına olanak sağlayan yasa taslağı ile de kendini göstermiştir.

Bu ahval ve şerait içinde Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu’na önerimiz kuruluş amaçlarımızın takipçisi olmak, bu yağma ve talan fırsatçılığını engelleyecek bir farkındalık ve beraberlik yaratmak için bir #CoronaFırsatçılığınaDurDiyelim kampanyası örgütlemektir.

Kolaylaştırıcı grup olarak yaptığımız toplantıda kampanyaya ilişkin. Sosyal medya, video çalışması, kısa film, bir şarkı videosu çekmek gibi öneriler geldi. Kampanyanın muhteviyatını Koordinasyon katılımcılarına sunuyor, öneri ve katılımlarınızı bekliyoruz.

DAYANIŞMA AĞLARI

Hükümetin halkın sağlığını dikkate alarak yaptığı hiçbir eylem, önlem göremiyoruz. Bilakis aldıkları kararlar, son sokağa çıkma yasağında da olduğu gibi halk sağlığına derin etkileri olacağı, salgın hızının artacağı net olan eylemlerdir. Halkın ihtiyacı olan sokağa çıkma yasağı değil “ücretli izin”dir. Bizlerin bu durumdan daha fazla yara almadan kurtulmamız için tek çıkış yolu, iç dayanışmamızı oluşturup kendi kendimizi yönetebilmektir. Bu iradeyi gösterdiğimizde geleceğimizi de değiştirebilmek, yeniden kurmak mümkündür.
Bu vesileyle Ya Kanal Ya İstanbul katılımcısı tüm kurum, kuruluş ve yurttaşlara, salgının başladığı günlerde Koordinasyon üyesi arkadaşlarımızın kurduğu ve yaygınlaşmasına vesile olduğu İstanbul’un birçok ilçesinde faaliyet gösteren Dayanışma Ağları’na katılmaya çağırıyoruz. Katılın dayanışalım.”