Danamandıra'da Ağaç Kesimi Başlıyor: 1600 Yıllık Roma Mirası da Yok Olacak!
Silivri Kent Konseyi, Silivri Tarihi Kültürel Mirası Koruma Eğitim ve Araştırma Derneği, Silivri Çevre Derneği ve Kuzey Ormanları Savunması, Danamandıra Mahallesi’nde bulunan Roma dönemine ait tarihi su yolları ve ormanlık alanların taş ocaklarının genişleme planları nedeniyle büyük bir tehdit altında olduğunu duyurdu. Yapılan açıklamada, itiraz süreçleri devam ederken, 11 Ağustos Pazartesi günü orman kesimine başlanacağına dair duyumların endişeleri artırdığı belirtildi.
Editör: Yaz Dostum
10 Ağustos 2025 - 14:34
Roma Mirası ve İstanbul'un Su Altyapısı Tehdit Altında
Açıklamada, Roma İmparatorluğu döneminde (4. ve 5. yüzyıllar) İstanbul'un su ihtiyacını karşılamak için inşa edilen ve Anastasios surlarıyla birlikte uluslararası makalelere konu olan bu su hattının, Silivri için büyük bir arkeolojik ve doğal sit alanı potansiyeli taşıdığı vurgulandı. Bölgede 2008 yılında yapılan arkeolojik çalışmalarda unutulmuş bir antik kentin keşfedilmesine rağmen, alanın halen sit alanı olarak ilan edilmediği hatırlatıldı.
Danamandıra'dan doğan ve Terkos havzasını besleyen Mandıra Deresi'nin, kireç taşı jeolojisi sayesinde doğal bir su rezervi görevi gördüğüne dikkat çekilen açıklamada, bu bölgenin İstanbul'un su ihtiyacı için kritik bir öneme sahip olduğu ifade edildi.
Genişleme Planları ve Hukuki Mücadele
Hali hazırda 200 hektar alanda faaliyet gösteren Aksantaş Taş Ocağı'nın, 60 dönümlük bir ormanlık alana daha yayılmayı planladığı belirtildi. Köy halkının ve muhtarın, bu planların tarihi su hatlarına ve ekolojik sisteme zarar vereceğini belirterek Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'na ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na başvuruda bulunduğu aktarıldı.
Kurulun 29 Mayıs 2025 tarihli kararıyla Roma su yolları hattının 100 metrelik koruma alanı ile "tescil edilmesi gerekli taşınmaz kültür varlığı" olarak belirlendiği bilgisi paylaşıldı. Ancak, köy halkı ve muhtarın itiraz dilekçesinde, bu koruma alanının Karayolları'na ait bir kalker ocağı ruhsat alanını kapsadığı ve dinamit patlamalarının 1600 yıllık kanalda çökmelere neden olacağı endişesi dile getirildi. İtiraz dilekçesinde, daha önce İhsaniye köyünde benzer bir durumda taş ocağı ruhsatının iptal edildiği örnek gösterilerek, Karayolları'na ait ruhsatın iptali istendi.
Açıklamada, bu taş ocağından ayrı olarak 12 farklı noktada daha sondaj çalışması yapılacağı bilgisi verildi ve bunun Silivri'nin Yeni Mahalle bölgesi büyüklüğünde bir ormanlık alanın taş ocaklarına açılması anlamına geleceği belirtildi.
Orman Kesimi İçin Acil Ekip Geliyor İddiası
Durumu daha da acil hale getiren bir duyum paylaşıldı. İtiraz sürecinin devam etmesine rağmen, Orman İşletme Şefliği'nin 11 Ağustos Pazartesi günü orman kesimi için Kastamonu'dan ekip getirteceği bilgisi alındığı belirtildi. Açıklamada, bölge halkının orman kesimine katılmayı reddetmesi nedeniyle bu kararın alındığı öne sürüldü.
Yetkililere ve Kamuoyuna Çağrı
Silivri Kent Konseyi ve diğer dernekler, "Gelin birlikte koruyalım!" diyerek tüm yetkililere, sivil toplum örgütlerine, yerel ve ulusal basına seslendi. Danamandıra'nın binlerce yıllık mirasının, ormanlarının ve su kaynaklarının kısa vadeli maden kazançlarına kurban edilmemesi gerektiği vurgulandı.
"Unutulmamalıdır ki bu sadece bir sıradan su hattı değil, aynı zamanda İstanbul'un 1600 yıllık içme suyu altyapısının, biyoçeşitliliğin, kırsal yaşamın ve yerel hafızanın korunması mücadelesidir" ifadeleriyle açıklama sonlandırıldı.
Açıklamada, Roma İmparatorluğu döneminde (4. ve 5. yüzyıllar) İstanbul'un su ihtiyacını karşılamak için inşa edilen ve Anastasios surlarıyla birlikte uluslararası makalelere konu olan bu su hattının, Silivri için büyük bir arkeolojik ve doğal sit alanı potansiyeli taşıdığı vurgulandı. Bölgede 2008 yılında yapılan arkeolojik çalışmalarda unutulmuş bir antik kentin keşfedilmesine rağmen, alanın halen sit alanı olarak ilan edilmediği hatırlatıldı.
Danamandıra'dan doğan ve Terkos havzasını besleyen Mandıra Deresi'nin, kireç taşı jeolojisi sayesinde doğal bir su rezervi görevi gördüğüne dikkat çekilen açıklamada, bu bölgenin İstanbul'un su ihtiyacı için kritik bir öneme sahip olduğu ifade edildi.
Genişleme Planları ve Hukuki Mücadele
Hali hazırda 200 hektar alanda faaliyet gösteren Aksantaş Taş Ocağı'nın, 60 dönümlük bir ormanlık alana daha yayılmayı planladığı belirtildi. Köy halkının ve muhtarın, bu planların tarihi su hatlarına ve ekolojik sisteme zarar vereceğini belirterek Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'na ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na başvuruda bulunduğu aktarıldı.
Kurulun 29 Mayıs 2025 tarihli kararıyla Roma su yolları hattının 100 metrelik koruma alanı ile "tescil edilmesi gerekli taşınmaz kültür varlığı" olarak belirlendiği bilgisi paylaşıldı. Ancak, köy halkı ve muhtarın itiraz dilekçesinde, bu koruma alanının Karayolları'na ait bir kalker ocağı ruhsat alanını kapsadığı ve dinamit patlamalarının 1600 yıllık kanalda çökmelere neden olacağı endişesi dile getirildi. İtiraz dilekçesinde, daha önce İhsaniye köyünde benzer bir durumda taş ocağı ruhsatının iptal edildiği örnek gösterilerek, Karayolları'na ait ruhsatın iptali istendi.
Açıklamada, bu taş ocağından ayrı olarak 12 farklı noktada daha sondaj çalışması yapılacağı bilgisi verildi ve bunun Silivri'nin Yeni Mahalle bölgesi büyüklüğünde bir ormanlık alanın taş ocaklarına açılması anlamına geleceği belirtildi.
Orman Kesimi İçin Acil Ekip Geliyor İddiası
Durumu daha da acil hale getiren bir duyum paylaşıldı. İtiraz sürecinin devam etmesine rağmen, Orman İşletme Şefliği'nin 11 Ağustos Pazartesi günü orman kesimi için Kastamonu'dan ekip getirteceği bilgisi alındığı belirtildi. Açıklamada, bölge halkının orman kesimine katılmayı reddetmesi nedeniyle bu kararın alındığı öne sürüldü.
Yetkililere ve Kamuoyuna Çağrı
Silivri Kent Konseyi ve diğer dernekler, "Gelin birlikte koruyalım!" diyerek tüm yetkililere, sivil toplum örgütlerine, yerel ve ulusal basına seslendi. Danamandıra'nın binlerce yıllık mirasının, ormanlarının ve su kaynaklarının kısa vadeli maden kazançlarına kurban edilmemesi gerektiği vurgulandı.
"Unutulmamalıdır ki bu sadece bir sıradan su hattı değil, aynı zamanda İstanbul'un 1600 yıllık içme suyu altyapısının, biyoçeşitliliğin, kırsal yaşamın ve yerel hafızanın korunması mücadelesidir" ifadeleriyle açıklama sonlandırıldı.
YORUMLAR