Danamandıra'nın Tarihi ve Doğası İkinci Bir Taş Ocağı Genişletme Planıyla Tehdit Altında
Silivri'nin Danamandıra Mahallesi'nde bulunan ve Roma dönemine ait tarihi su yolları ile zengin doğal yaşam alanlarını tehdit eden taş ocağı faaliyetlerine bir yenisi daha eklendi. Daha önce bölgedeki bir taş ocağının genişleme planları üzerine başlayan tartışmalar ve halkın mücadelesi sürerken, bu kez başka bir taş ocağının yaklaşık 40 dönümlük bir alanda ağaç kesimi için izin aldığı öğrenildi. Bu gelişme, bölgedeki kültürel ve ekolojik mirasın korunması için mücadele eden sivil toplum kuruluşları ve halk arasında endişeleri artırdı.
Editör: Yaz Dostum
04 Eylül 2025 - 15:25
Taş Ocakları, Tarihi Miras ve Doğa İçin Büyük Tehdit
Silivri Kent Konseyi Kültürel Miras ve Tarih Çalışma Grubu, Silivri Tarihi Kültürel Mirası Koruma Eğitim ve Araştırma Derneği, Silivri Çevre Derneği, Kuzey Ormanları Savunması ve TURÇEP gibi kuruluşlar, yayımladıkları ortak basın açıklamasıyla durumu kamuoyuna duyurdu. Açıklamada, Danamandıra'nın sahip olduğu kültürel ve ekolojik değerlere dikkat çekildi. Yeraltı su kaynakları, Roma dönemine ait su kanalları, Traklar döneminden kalma yaşam mağaraları (Ayla Pınar Mağaraları) ve zengin ekosistemiyle bölgenin acilen korunması gereken bir "doğal miras" olduğu vurgulandı.
Bölgede halihazırda faaliyette olan sekiz taş ocağının yarattığı tahribatla mücadele eden bölge halkı ve sivil toplum kuruluşları, yeni bir genişleme planının ortaya çıkmasıyla ikinci bir felaketle karşı karşıya olduklarını belirtti. Basın açıklamasında, yeni taş ocağı için 40 dönümlük arazide ağaç kesim işlemine onay verildiği ve işletmenin, kesimin yapılması için köy halkından isim listesi talep ettiği bilgisi paylaşıldı.
"Danamandıra'yı Korumak İstanbul'u Korumaktır"
Kültürel Miras ve Tarih Çalışma Grubu, daha önceki açıklamalarında yaptıkları çağrıyı yineleyerek Silivri Belediyesi, sivil toplum kuruluşları, demokratik kitle örgütleri ve tüm aktivistleri bu sürece destek olmaya davet etti. Açıklamada, "Danamandıra'yı korumak, İstanbul’un 1600 yıllık içme suyu altyapısının, biyoçeşitliliğin, kırsal yaşamın ve yerel hafızanın korunması mücadelesidir" denilerek bölgenin öneminin altı çizildi.
Kuruluşlar, "DANAMANDIRA KORUNMALI!" sloganıyla yetkililere ve kamuoyuna seslenerek, kısa vadeli maden kazançları uğruna paha biçilmez bir mirasın ve doğal yaşamın yok edilmemesi gerektiğini belirtti. Sivil toplum kuruluşları, bu mücadelenin tüm ilgili tarafların katılımıyla ortak bir savunmaya dönüşmesi gerektiğini vurguladı.
Silivri Kent Konseyi Kültürel Miras ve Tarih Çalışma Grubu, Silivri Tarihi Kültürel Mirası Koruma Eğitim ve Araştırma Derneği, Silivri Çevre Derneği, Kuzey Ormanları Savunması ve TURÇEP gibi kuruluşlar, yayımladıkları ortak basın açıklamasıyla durumu kamuoyuna duyurdu. Açıklamada, Danamandıra'nın sahip olduğu kültürel ve ekolojik değerlere dikkat çekildi. Yeraltı su kaynakları, Roma dönemine ait su kanalları, Traklar döneminden kalma yaşam mağaraları (Ayla Pınar Mağaraları) ve zengin ekosistemiyle bölgenin acilen korunması gereken bir "doğal miras" olduğu vurgulandı.
Bölgede halihazırda faaliyette olan sekiz taş ocağının yarattığı tahribatla mücadele eden bölge halkı ve sivil toplum kuruluşları, yeni bir genişleme planının ortaya çıkmasıyla ikinci bir felaketle karşı karşıya olduklarını belirtti. Basın açıklamasında, yeni taş ocağı için 40 dönümlük arazide ağaç kesim işlemine onay verildiği ve işletmenin, kesimin yapılması için köy halkından isim listesi talep ettiği bilgisi paylaşıldı.
"Danamandıra'yı Korumak İstanbul'u Korumaktır"
Kültürel Miras ve Tarih Çalışma Grubu, daha önceki açıklamalarında yaptıkları çağrıyı yineleyerek Silivri Belediyesi, sivil toplum kuruluşları, demokratik kitle örgütleri ve tüm aktivistleri bu sürece destek olmaya davet etti. Açıklamada, "Danamandıra'yı korumak, İstanbul’un 1600 yıllık içme suyu altyapısının, biyoçeşitliliğin, kırsal yaşamın ve yerel hafızanın korunması mücadelesidir" denilerek bölgenin öneminin altı çizildi.
Kuruluşlar, "DANAMANDIRA KORUNMALI!" sloganıyla yetkililere ve kamuoyuna seslenerek, kısa vadeli maden kazançları uğruna paha biçilmez bir mirasın ve doğal yaşamın yok edilmemesi gerektiğini belirtti. Sivil toplum kuruluşları, bu mücadelenin tüm ilgili tarafların katılımıyla ortak bir savunmaya dönüşmesi gerektiğini vurguladı.
YORUMLAR