**
Açıkçası, bu yazıyı yazmaya oturduğumda siyasetin bütün kulisleri Melih Yıldız'ın yapacağı o kritik açıklamayla çalkalanıyordu. Salı günü bekledik, çıt yok. Perşembe günü adaylığını duyurması bekleniyordu, yine bir ses seda yok. E tabii, bu sessizlik aslında beklenen sonun habercisiydi. Melih Yıldız’ın adı dillerden düşmese de, bir türlü sahaya inmedi, beklenen o liderlik enerjisini de gösteremedi. Hal böyle olunca, çekilme kararı benim için sürpriz olmaktan çok, sergilediği tutumun doğal bir sonucu oldu. Nihayetinde Melih Yıldız, ilçe kongresinden çekildiğini açıkladı.
Melih Yıldız’ın "partimiz için daha doğru bir karar" diyerek çekilmesi, aslında bir havlu atışından çok daha fazlasını anlatıyor bizlere… O sözler, kendisine inanan partililer için adeta bir hayal kırıklığı bombası gibi patladı. Zira onun arkasında durup "büyük geliyoruz" diyen partililer, ani bir geri çekilme kararıyla resmen yarı yolda bırakılmış oldu. Tıpkı bir siyasi balonun patlaması gibi, Melih Yıldız'ın tüm o iddialı siyasi varlığı ve adaylık projesi bir anda sönüp gitti.
Açıkçası, Melih Yıldız bu yola çıkarken "Daha iyisini yapabilirim" ve "Partimizin yeni bir vizyona ihtiyacı var" gibi hevesler barındırıyordu. Ama gelin görün ki, o sözler ne yazık ki somut bir siyasi iradeye dönüşemedi. Hani kongre takvimi açıklandıktan sonra artık hedeflerini anlatması, "ben buradayım" diyerek örgüte güç vermesi gerekiyordu ya, işte tam o kritik anda Melih Yıldız sessiz kalmayı tercih etti. Bu durum, başından beri süregelen çekimser tavrının aslında bir sinyaliydi zaten.
Melih Yıldız ismi kulislerde konuşulurken, en çok da il yönetiminden hatta genel merkezden destek aradığı, gücünü mevcut belediye başkanına dayandırmak istediği söyleniyordu. Fakat parti yönetimi, "İlçe örgütü kendi kaderini kendi belirlesin" diyerek bence çok isabetli bir karar aldı. Bu durum, Melih Yıldız için resmen bir cesaret sınavıydı; kendi gücüne ve örgütün iradesine güvenip yola devam edebilecek miydi? Maalesef, bu sınavdan geçemedi.
Melih Yıldız'ın bu çekilme kararı açıkçası kendisine duyulan güveni fena halde sarstı. Kendisinin arkasında duran o partililerin moralini, hevesini yerle bir etti. Biliyorsunuz, bir liderin en değerli sermayesi, insanlarla kurduğu o gönül bağıdır. Melih Yıldız ise o bağı, "Acaba kimden destek alırsam kazanmayı garantilerim?" düşüncesiyle kendi eliyle zedelemiş oldu.
Aslında bu geri çekilme, Melih Yıldız için yabancı bir durum değil. Hatırlayın, belediye başkan aday adaylığı sürecinde de sahaya çok geç inmişti. Aday gösterilmeyince öyle bir küstü ki, Melih Yıldız'ı o sahalarda bir daha görebilene aşk olsun (!) İşte bu, onun siyasi duruşunda hep var olan bir çekimserlikti. Bu son kararıyla da artık üzerine yapışan "savaş meydanını terk etti" damgasını silmesi kolay olmayacak. Partililerin gözünde kararlılığına dair şüpheler her zaman kalacak.
Aslında bakarsanız, Melih Yıldız partiye bugüne kadar emek vermiş, değer katmış ve gerçekten potansiyeli olan genç bir siyasetçi. Ama gelin görün ki, bu süreçte aldığı kararlar, kariyerinde çok önemli bir dönemeç oldu. Gelecek vadeden bir isim olmasına rağmen, maalesef bir liderin en temel vasfı olan cesaret sınavından geçemedi.
Bir lider inandığı dava uğruna sonucu ne olursa olsun ter döker, Melih Yıldız maalesef o mücadele azmini gösteremedi. Potansiyel bir mağlubiyet riskine karşı, yarış başlamadan havlu attı. Ne yazık ki, bu tercihiyle siyaseten en büyük mağlubiyeti de zaten almış oldu. Çünkü savaşma cesaretini bile gösteremediği için, kongre sürecinde varlığını ve gücünü ispat etme şansı dahi bulamadı.
Ne diyelim, Melih Yıldız için hayırlısı olsun. Ama bu kararın, siyasetin en temel gerçeğini bir kez daha yüzümüze vurduğunu unutmayalım; siyaset, lafla değil, mücadeleyle yapılır. Umarız, partisine omuz vermek için "eskisi gibi" sahaya çıktığında, o omuzlarını bir daha asla geri çekmez…
YORUMLAR