Özcan Işıklar: "Çare Söyleyerek Silivri'yi Umuda Taşıyacağız"
Silivri Belediyesi önceki dönem Başkanı Özcan Işıklar ile gerçekleştirdiğimiz röportajda kendisine CHP Grubu’nun Belediye Meclisi’ndeki muhalefet performansını yeterli bulup bulmadığını sorduk. “Eskiden yapılagelen sert, yıkıcı muhalefet anlayışı kabul görmüyor artık. Muhalefet yapıcı, yol gösteren, çözüm üreten, yanlışı engelleyen çerçevede yapılmalı” diyen Özcan Işıklar, “Ama şunu da söylemek lazım; deprem konusunda Volkan beyin o söylemlerine cevap verilmemesini açıkçası ben garipsedim. Yani bazı konuların da atlanmaması gerekir çünkü belediyecilik açısından Cumhuriyet tarihinin en zor dönemi sayılabilecek 8 belediyenin kapandığı, 13 köyün tüzel kişiliğinin kaldırıldığı zor bir dönemi yaşadık. Büyükçekmece’nin yüzölçümü kadar alanı aldık. Tek kuruş da katkı almadık. Üstelik 5 yıl boyunca da vergi almamamıza rağmen bütün hizmetleri hiçbir boşluk yaratmadan yerine getirdik” şeklinde konuştu ve ekledi: “İşte benim yaşadığım bir dönem var; teknoparklarıyla, silikon vadisiyle, tarım projeleriyle, eğitim vizyonuyla, sosyal belediyecilik anlayışıyla, kolektif yaşam anlayışıyla, kültürel bakış açısıyla Silivri’ye bir vizyon koymuşuz. Muhalefet bunları dile getirmek ve bunları anlatabilmek olmalı.”
Editör: Yaz Dostum
29 Ocak 2021 - 21:45 - Güncelleme: 17 Mart 2023 - 20:17
Silivri’mizde 2 dönem üst üste Belediye Başkanlığı yapan Özcan Işıklar ile gerçekleştirdiğimiz röportajda kendisine CHP Grubu’nun Belediye Meclisi’ndeki muhalefet etme biçimiyle ilgili ne düşündüğünü sorduk. “Yıkıcı muhalefeti anlamlı bulmuyorum” diyen Özcan Işıklar, “Yapıcı olmak zorundayız. Çare söyleyerek Silivri’yi umuda taşıyacağız” şeklinde konuştu ve partisinin meclisteki temsilcilerine bir dizi öneride bulundu.
“MUHALEFET DEMEK HER ŞEYE TÜMDEN KARŞI OLMAK YA DA HER ŞEYE TÜMDEN EVETÇİ OLMAK DEĞİLDİR”
Hazal BAŞARAN: CHP Grup Başkan Vekili Süheyl Kırkıcı ve beraberindeki meclis üyelerinin muhalefet etme biçimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Özcan IŞIKLAR: Eskiden yapılagelen sert, yıkıcı muhalefet anlayışı kabul görmüyor artık. Geldiğimiz dönem anlayışı ile “ya hayır söyle ya sus”, “ya çare söyle ya sus” benim bakışım böyle. Muhalefet mevcut durumu değiştirip, dönüştürebilme, kendi düşünceni karşındakinin düşüncesi haline getirebilme becerisidir. Muhalefet demek her şeye tümden karşı olmak değil, her şeye tümden evetçi olmak da değildir. Kedinin kuyruğunu kovaladığı gibi sadece günü kovalamak da doğru değil. “Başkana şunu söyledi”, “Böyle cevap verdi” bunlar palyatif, geçici işler. Genel olarak söylüyorum muhalefet ülkemizde yapıcı, yol gösteren, çözüm üreten, yanlışı engelleyen çerçevede yapılmalı. Muhalefet, yapıcı projelerle halka umut aşılamalı.
“YAPILAN ŞEYLERİ GÜNDEME GETİRMEK GEREKİR”
Ama şunu da söylemek lazım; deprem konusunda Volkan beyin o söylemlerine cevap verilmemesini açıkçası ben garipsedim. Yani bazı konuların da atlanmaması gerekir. Yapılmış şeyleri de gündeme getirmek lazım. Çünkü belediyecilik açısından Cumhuriyet tarihinin en zor dönemi sayılabilecek 8 belediyenin kapandığı, 13 köyün tüzel kişiliğinin kaldırıldığı zor bir dönemi yaşadık. 13 tane köy 210 km² alan. Büyükçekmece’nin yüzölçümü kadar alanı almışız. Ve tek kuruş katkı almadık. Üstelik 5 yıl da vergi almamamıza rağmen bütün hizmetleri hiçbir boşluk yaratmadan yerine getirdik. Onun için bunların iyi anlatılıyor olması gerektiğini düşünüyorum. Bu işin bu yanı.
“MECLİS, ENCÜMEN TOPLANTILARINDAN FARKLI OLMALI”
Öbür yanı ise ben yıkıcı muhalefeti anlamlı bulmuyorum. Yapıcı olmak zorundayız. Çare söyleyerek Silivri’yi umuda taşıyacağız. Meclisin günlük encümen toplantılarından bir farkı olmalı. Büyük projelerin, büyük hayallerin, Silivri’nin gelecek vizyonlarının konuşulduğu bir yer olmalı. Kolektif yaşamı geliştirmenin yollarını araştırmalıyız. Muhalefete böyle bakıyorum, her soruya cevap vermek ya da polemik yaratmak olarak bakmıyorum.
“SİLİVRİ’YE ÇİZDİĞİMİZ VİZYONUN BİR AKAMETE UĞRAMAMASI GEREKTİĞİNİ ANLATMALIYIZ”
Daha projeci bir muhalefet oluşmasının zamanıdır. Bunu da ne için yapmalıyız? Bunun yapılamadığını gördüğünüz anda “biz yaparız”, “onun için alternatif biz olmalıyız” dedirtmek için yapmalıyız. İşte benim yaşadığım bir dönem var; teknoparklarıyla, silikon vadisiyle, tarım projeleriyle, eğitim vizyonuyla, sosyal belediyecilik anlayışıyla, kolektif yaşam anlayışıyla, kültürel bakış açısıyla Silivri’ye bir vizyon koymuşuz. İnovasyonun yeni fırsatlar yarattığını anlattık. Kültürün sürdürülebilir kalkınmanın önemli ayağını oluşturduğunu anlattık. Farkı özgün çözümler ürettik. O zaman bunları anlatmalıyız mecliste. Bunları yaptık. Bunlar yapılıyor mu şu anda onlara bakacağız. İkisinin arasındaki farkı söyleyeceğiz. Sosyal eşitsizlik yaratmayacağız çünkü terörü büyüttüğünü söyleyeceğiz. Şehirlerde aidiyet duygusunu geliştirmek gerektiğini söyleyeceğiz. Biz insanız; bizim müziğe, kütüphaneye, tiyatroya, sinemaya, meydanlara ihtiyaçlarımız var. Bilgi ve icraat, hareket demektir diyeceğiz. Bunları söyleyeceğiz. Şu anda bunlar yok. Silivri’de bir kurulaşma, bir sığlaşmaya sebebiyet vermememiz gerektiğini söyleyeceğiz. Bunların Silivri’de 10 yılda yapıldığını ve şu anda bir akamete uğramaması gerektiğini anlatmalıyız diye düşünüyorum.
“ASLİ GÖREVLER, HİZMETLE KARIŞTIRILMAMALI”
Hayat ışığa doğru gider, hiçbir zaman durağanlığı kabul etmez. Silivri sosyal yaşamında kurulaşmayı, sığlaşmayı kabul edemez. Silivri gördü bunu. Hani bir macun tüpten çıkar tekrar tüpe sokamazsınız. Görevleri hizmetle karıştırmamamız lazım. Bunlar yapılacak. Benim yapmadığım yol yok, bir tane cadde de fotoğrafım yok. Yemeniciler Caddesi, Fevzi Çakmak Caddesi, çarşı meydanları, sahiller, köyler… Bir tanesinde çekilmiş fotoğrafım yok. Bunlar görev. Onları niye yaptık biz? Amacı bu; sosyal yaşam için, insan için… Daha çok üretim, daha çok kültür, daha çok sosyal diyaloğu geliştirmek için yaptık. Çöp toplamayı, boyamayı, yolu yapmayı amaç haline getirmeyelim; onlar araç.
“SİLİVRİ’NİN GELECEĞİNİ KONUŞMALIYIZ”
Toplumu götürmek istediğimiz, dönüştürmek istediğimiz yer neresi? Bunlar belediyeciliğin görevi olarak düşünülmüyor. Aslında görevimiz bu. Belediyeyi kapatsanız bile, şube müdürlükleri yapar diğer işleri zaten. Muhalefete de böyle bakıyorum. Muhalefet bunları dile getirmek ve bunları anlatabilmek olmalı diye düşünüyorum.
Volkan Yılmaz'ın önceki yönetime hitaben gerçekleştirdiği kentsel dönüşümle ilgili söylemleri ve buna karşılık Özcan Işıklar'ın açıklamaları aşağıdaki haberimizdedir;
https://www.yazdostum.net/ozcan-isiklar-a-kentsel-donusum-ve-kiptas-i-sorduk/13101/
“MUHALEFET DEMEK HER ŞEYE TÜMDEN KARŞI OLMAK YA DA HER ŞEYE TÜMDEN EVETÇİ OLMAK DEĞİLDİR”
Hazal BAŞARAN: CHP Grup Başkan Vekili Süheyl Kırkıcı ve beraberindeki meclis üyelerinin muhalefet etme biçimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Özcan IŞIKLAR: Eskiden yapılagelen sert, yıkıcı muhalefet anlayışı kabul görmüyor artık. Geldiğimiz dönem anlayışı ile “ya hayır söyle ya sus”, “ya çare söyle ya sus” benim bakışım böyle. Muhalefet mevcut durumu değiştirip, dönüştürebilme, kendi düşünceni karşındakinin düşüncesi haline getirebilme becerisidir. Muhalefet demek her şeye tümden karşı olmak değil, her şeye tümden evetçi olmak da değildir. Kedinin kuyruğunu kovaladığı gibi sadece günü kovalamak da doğru değil. “Başkana şunu söyledi”, “Böyle cevap verdi” bunlar palyatif, geçici işler. Genel olarak söylüyorum muhalefet ülkemizde yapıcı, yol gösteren, çözüm üreten, yanlışı engelleyen çerçevede yapılmalı. Muhalefet, yapıcı projelerle halka umut aşılamalı.
“YAPILAN ŞEYLERİ GÜNDEME GETİRMEK GEREKİR”
Ama şunu da söylemek lazım; deprem konusunda Volkan beyin o söylemlerine cevap verilmemesini açıkçası ben garipsedim. Yani bazı konuların da atlanmaması gerekir. Yapılmış şeyleri de gündeme getirmek lazım. Çünkü belediyecilik açısından Cumhuriyet tarihinin en zor dönemi sayılabilecek 8 belediyenin kapandığı, 13 köyün tüzel kişiliğinin kaldırıldığı zor bir dönemi yaşadık. 13 tane köy 210 km² alan. Büyükçekmece’nin yüzölçümü kadar alanı almışız. Ve tek kuruş katkı almadık. Üstelik 5 yıl da vergi almamamıza rağmen bütün hizmetleri hiçbir boşluk yaratmadan yerine getirdik. Onun için bunların iyi anlatılıyor olması gerektiğini düşünüyorum. Bu işin bu yanı.
“MECLİS, ENCÜMEN TOPLANTILARINDAN FARKLI OLMALI”
Öbür yanı ise ben yıkıcı muhalefeti anlamlı bulmuyorum. Yapıcı olmak zorundayız. Çare söyleyerek Silivri’yi umuda taşıyacağız. Meclisin günlük encümen toplantılarından bir farkı olmalı. Büyük projelerin, büyük hayallerin, Silivri’nin gelecek vizyonlarının konuşulduğu bir yer olmalı. Kolektif yaşamı geliştirmenin yollarını araştırmalıyız. Muhalefete böyle bakıyorum, her soruya cevap vermek ya da polemik yaratmak olarak bakmıyorum.
“SİLİVRİ’YE ÇİZDİĞİMİZ VİZYONUN BİR AKAMETE UĞRAMAMASI GEREKTİĞİNİ ANLATMALIYIZ”
Daha projeci bir muhalefet oluşmasının zamanıdır. Bunu da ne için yapmalıyız? Bunun yapılamadığını gördüğünüz anda “biz yaparız”, “onun için alternatif biz olmalıyız” dedirtmek için yapmalıyız. İşte benim yaşadığım bir dönem var; teknoparklarıyla, silikon vadisiyle, tarım projeleriyle, eğitim vizyonuyla, sosyal belediyecilik anlayışıyla, kolektif yaşam anlayışıyla, kültürel bakış açısıyla Silivri’ye bir vizyon koymuşuz. İnovasyonun yeni fırsatlar yarattığını anlattık. Kültürün sürdürülebilir kalkınmanın önemli ayağını oluşturduğunu anlattık. Farkı özgün çözümler ürettik. O zaman bunları anlatmalıyız mecliste. Bunları yaptık. Bunlar yapılıyor mu şu anda onlara bakacağız. İkisinin arasındaki farkı söyleyeceğiz. Sosyal eşitsizlik yaratmayacağız çünkü terörü büyüttüğünü söyleyeceğiz. Şehirlerde aidiyet duygusunu geliştirmek gerektiğini söyleyeceğiz. Biz insanız; bizim müziğe, kütüphaneye, tiyatroya, sinemaya, meydanlara ihtiyaçlarımız var. Bilgi ve icraat, hareket demektir diyeceğiz. Bunları söyleyeceğiz. Şu anda bunlar yok. Silivri’de bir kurulaşma, bir sığlaşmaya sebebiyet vermememiz gerektiğini söyleyeceğiz. Bunların Silivri’de 10 yılda yapıldığını ve şu anda bir akamete uğramaması gerektiğini anlatmalıyız diye düşünüyorum.
“ASLİ GÖREVLER, HİZMETLE KARIŞTIRILMAMALI”
Hayat ışığa doğru gider, hiçbir zaman durağanlığı kabul etmez. Silivri sosyal yaşamında kurulaşmayı, sığlaşmayı kabul edemez. Silivri gördü bunu. Hani bir macun tüpten çıkar tekrar tüpe sokamazsınız. Görevleri hizmetle karıştırmamamız lazım. Bunlar yapılacak. Benim yapmadığım yol yok, bir tane cadde de fotoğrafım yok. Yemeniciler Caddesi, Fevzi Çakmak Caddesi, çarşı meydanları, sahiller, köyler… Bir tanesinde çekilmiş fotoğrafım yok. Bunlar görev. Onları niye yaptık biz? Amacı bu; sosyal yaşam için, insan için… Daha çok üretim, daha çok kültür, daha çok sosyal diyaloğu geliştirmek için yaptık. Çöp toplamayı, boyamayı, yolu yapmayı amaç haline getirmeyelim; onlar araç.
“SİLİVRİ’NİN GELECEĞİNİ KONUŞMALIYIZ”
Toplumu götürmek istediğimiz, dönüştürmek istediğimiz yer neresi? Bunlar belediyeciliğin görevi olarak düşünülmüyor. Aslında görevimiz bu. Belediyeyi kapatsanız bile, şube müdürlükleri yapar diğer işleri zaten. Muhalefete de böyle bakıyorum. Muhalefet bunları dile getirmek ve bunları anlatabilmek olmalı diye düşünüyorum.
Volkan Yılmaz'ın önceki yönetime hitaben gerçekleştirdiği kentsel dönüşümle ilgili söylemleri ve buna karşılık Özcan Işıklar'ın açıklamaları aşağıdaki haberimizdedir;
https://www.yazdostum.net/ozcan-isiklar-a-kentsel-donusum-ve-kiptas-i-sorduk/13101/
YORUMLAR