Eren Erdem üzerinden ajitasyon

Batuhan Güçlü
ABONE OL

490 gün tutukluluğun ardından Silivri Cezaevi'nden tahliye olan CHP PM üyesi Eren Erdem, parti örgütlerine teşekkür ziyaretleri yapıyor malumunuz. 25 Aralık Çarşamba akşamı da bu amaçla Silivri’deydi.

Tutsaklığı döneminde örgütün gösterdiği dayanışma için teşekkürlerini aynen şöyle ifade etti;

“Kararlılığımızı büyütmemiz gerekiyor. Mesela siz bölük pörçük, birbirine düşmüş bir örgüt olsaydınız ben 500 günde çıkamazdım muhtemelen 5 bin gün yatardım. Ben 500 günde çıktıysam sizin iktidara yürümeniz, İstanbul’u, Ankara’yı almanız sayesindedir. Her dağıttığınız broşür benim tahliye dilekçem gibiydi. Bunu ben biliyorum. Siz de bilin. Verdiğimiz mücadelenin kıymeti budur işte. Bu örgütün kıymetini cümle aleme göstereceğiz. Bunu birlikte daha çok çalışarak, daha çok mücadele ederek yapacağız. Dolayısıyla hassasiyetlerimizi yüksek tutalım. Benim bu ziyaretlerdeki amacım nutuk atmak değil, sizlerle kucaklaşmak, birlikteliğimizi büyütmek aynı zamanda sizi dinlemek.”

Konuşmasını burada noktalarken İlçe Başkanı Suna Göçengil’den müsaade isteme nezaketinde bulunarak katılımcıların soru ve görüşlerini aldı. Ve o soru geldi. ‘Sizce İlçe Başkanı Nasıl Olmalı?’ diye sordu bir genç.

Bilmeyenler için tekrar not düşüyorum. Erdem 25-26. Dönem İstanbul Milletvekili ve halen Parti Meclisi Üyesidir. Ne yapmalıydı bu noktada susmalı mıydı ya da çiçekten böcekten mi bahsetmeliydi? Bir siyasetçi olarak görüşlerini paylaştı.

Kendisinin taraf tutmasının doğru olmayacağının altını çizerek, hiçbir şekilde isim vermeden, ülkemizi yönetecek kadroların genç olması ve aktif siyaset yönetebilecek bir hazırlık süreciyle yetişmesinin önemi üzerinde durdu.

Öte yandan birilerini kızdıran şu açıklamaya imza attı;

“Seçim zamanı CHP kaybetsin diyen gidip DSP’nin kapısına yatıp orada aday olan bir takım kişilerin parti örgütlerimizi dizayn etmeye çalıştığını görüyorum. Hiç kimse kusura bakmasın ben bu örgüt için hapiste yatmış, emek vermiş, bedel ödemiş biriyim. Bu örgüte böyle nifak tohumlarının ekilmeye çalışıldığını görünce yüreğim kanar benim. Bunu kaldıramam. Çıktığımdan beri de ben bu birliğin beraberliğin büyümesi için çabalıyorum. Başka hiçbir derdim yok. Ben hiçbir yere aday değilim. Tek bir yere adayım. Bu örgütün gönlüne adayım. Kavgaları bitirmek herkesi yan yana getirmek istiyorum. Benim derdim bu. Böyle şeyler gördüğümde ve duyduğumda üzülüyorum. Olmaması gereken şeylerdir. Başka yerlerde de gördüm. Sanki bunları hiç yapmamışlar gibi sağda solda gezip çalıştıklarını gördüm. Bunlar yakışık kalan şeyler değil arkadaşlar. Birazcık hafızamız güçlü olacak!”

Bazılarının lanse ettiği gibi hır gür çıkmadı. Ufak tefek homurdanmalar oldu ama Erdem’in argümanları sağlamdı kimse uzatmadı. Toplantı sonunda herkes onunla hatıra fotoğrafı çekilmeye çalıştı. Hasret kucaklaşması birlik ve beraberlik kareleriyle son buldu.

İşte her şey böyle gelişti.

Partiyi karıştırmayı sevenler, ucu sadece kendisine dokununca ses çıkaranlar bu ziyarete “Eren Erdem’in ilçe kongresini konsolide etmeye çalıştığı” anlamını yüklemeye çalıştı. Erdem’in bu çıkışı partiye yıllarını vermiş, bu mücadele uğruna çetin kavgalara girmiş, Silivri Cezaevi’nde uzun süre tek başına hücrede kalmış sadık bir partilinin isyanından başka bir şey değildi. Vefasızlık ve ağır olacak ama ihanet edenlere bir öfke patlamasıydı… 

Gayet normal değil mi? Davasını, yol arkadaşını, ideolojisini yarı yolda bırakanlara gül mü atmalıydı?

Normal olmayan CHP çatısı altındayken Eren Erdem’i böyle bir suçlamayla itham edenlerdir.

Evet CHP’nin 5 Ocak’ta kongresi var. Bu kongrede yetişkinler bir seçim yapacak. Tekrar söylüyorum, seçimi YETİŞKİNLER yapacak. Delegeler kararını hür iradesiyle verebilecek aklı selimlikte değil mi? Bu çekince niye anlayamadım. 

O yüzden Eren Erdem’e boşuna oynamayın tutmaz. 

Hakkı teslim etmek de bir haktır. Olan biteni anlatmanın verdiği iç rahatlığıyla bu konuyu burada noktalıyorum. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, kendinize iyi bakın.