Rıdvan Mertöz: "Türkiye'de Hiç Yapılmayanı Yaptık, Başarılı Olduk"

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis Üyesi, Malatyalı İş Adamları Derneği (MİAD) İcra Kurulu Üyesi aynı zamanda Silivri Sanayici ve İş Adamları Derneği Üyesi olan Mesan Kilit A. Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Rıdvan Mertöz, yayımlanan bir televizyon programında hayat hikayesinden yola çıkarak, 400’ün üzerinde kişiye istihdam sağlayan fabrikasının kuruluş aşamasından bahsetti. 90 ayrı ülkeye ihracat yaptıklarını belirten Mertöz, “Dünyanın her tarafına koşturuyoruz. Ayak basmadık yer bırakmıyoruz.” dedi.

Rıdvan Mertöz: "Türkiye'de Hiç Yapılmayanı Yaptık, Başarılı Olduk"
Editör: Yaz Dostum
21 Ekim 2020 - 09:44 - Güncelleme: 21 Ekim 2020 - 22:12
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis Üyesi, Malatyalı İş Adamları Derneği (MİAD) İcra Kurulu Üyesi aynı zamanda Silivri Sanayici ve İş Adamları Derneği Üyesi olan Mesan Kilit A. Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Rıdvan Mertöz, Cem TV ekranlarında yayımlanan Nihal Coşkun'un sunduğu Başarı Hikayeleri programına konuk oldu. Hayat hikayesinden yola çıkarak fabrikasının kuruluş aşaması hakkında bilgiler veren Mertöz, 400’ün üzerinde kişiye istihdam sağladıklarını belirterek  90 ayrı ülkeye ihracat yaptıklarını söyledi.

6 yaşında babasının Demir Atölyesinde başladığı ticari yaşamından günümüze kadar olan süreçte bir çok deneyim kazandığını ifade eden Mertöz, yaşadığı zorluklardan bahsederek çektiği sıkıntıları izleyiciler ile paylaştı.

Mesan Kilit'i ilk kurduğunda kardeşi ile ortak çalıştığını ifade eden Mertöz, 9 kişilik bir kadro ile İstanbul Topçular Seferağa Sanayi Sitesi’nde Beyaz Eşya Yan Sanayi parça ürettiklerini söyledi. O dönemdeki hedeflerinin büyük bir beyaz eşya yapan firma olmak olduğunu dile getiren Mertöz, 90’lı yılların sonunda kardeşi ile olan ortaklığının sona ermesinin ardından sektörde değişikliğe giderek endüstriyel kilitler üretmeye başladıklarını söyledi. “Türkiye’de hiç yapılmayan bir ürünü yapmaya başladık.” diyen Mertöz, “İleriki yıllarda da başarılı olduk.” şeklinde konuştu.

Soru cevap şeklinde yapılan program şu şekilde gelişti:

Nihal Coşkun : Yeni bir başarı hikayesi ile sizlerleyiz sevgili izleyicilerimiz. Bu haftaki hikayemiz Malatya’da yaşamına başlayıp, İstanbul’da 400’ün üzerinde kişiye istihdam sağlayan fabrikaları olan 90 ayrı ülkeye ihracat yapan bir iş adamının öyküsü, değerli Mesan Kilit A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Rıdvan Mertöz konuğumuz. Bizleri kırmayıp stüdyomuza geldiniz için çok teşekkür ediyoruz. Malatya’da başlayan hikayenizi birde bugün izleyicilerimizle sizden dinleyelim istiyoruz.

Rıdvan Mertöz: 1955 yılı Malatya doğumluyum. İlkokulu Malatya’da kendi semtimizde 1’incilikle bitirdim. Sonra yine kendi semtimizde olan ortaokul da eğitimime devam ettim. Ardından Malatya Lisesi’ne geçtim. 1972 yılında mezun oldum. Üniversite okumak için de İstanbul’a geldim. Ben hep dersi derste dinlemeye çalışan bir öğrenciydim. Çünkü boş zamanlarımızda hep babamın iş yerine çalışmaya giderdim. Babam demir doğramacıydı. Hatta kendisine Meşhur Hacı Usta derlerdi. Ama asıl adı Mustafa Mertöz’dür. Şehrin merkezi olan Yemenici Pazarı’nda dükkanımız vardı. Orada 6 yaşında özellikle yaz tatillerinde babamın yanında çalışarak iş hayatıma başladım. Yani demirin içinde yoğurulduk diyebilirim. Demircilik işi beni makine mühendisliğini tercih etmeme sebep olmuştur. Yani ilkokul da dahi öğretmenimiz ‘Ne olacaksınız büyüyünce, ileri de seçeceğiniz meslek ne olacak?’ dediğinde makine mühendisliğini istediğimi söylemiştim. Çok şükür böyle bir hedefe ulaştım.

Nihal Coşkun : Ne güzel hayal ettiğiniz mesleği yapıyorsunuz yani doğru mu?

Rıdvan Mertöz: Evet yani istediğim mesleğe ulaştık. Mesleğimizi severek icra etmeye çalıştık. Bazıları bu mesleği bazıları tesadüfen seçiyor ama biz yanımızdaki çalışanlara da işimizi sevdirmeye çalıştık.

Nihal Coşkun : 7 çocuklu bir ailede büyümek nasıl bir duyguydu? Bunun sizlere avantajları veya dezavantajları oldu mu?

Rıdvan Mertöz: Evet kalabalık bir aileydik. Üstelik daha büyüğümüz olan ananemizde bizimle birlikte yaşıyordu. Bu ailede mutlu mesut bir yaşamımız vardı. Ben ailemin 4’üncü çocuğuyum. Benden öncekiler maalesef ki ailevi imkanlarımız müsait olmadığı için böyle bir fırsatları olmadı. İlk okuyan benim ama benden sonrakiler okudular.

Nihal Coşkun : Yıldız Teknik Üniversitesinde Makine Mühendisliğini kazandınız ve İstanbul maceranız başladı. Aileniz peki o dönemde sizinle ilgili ne düşündü?

Rıdvan Mertöz : Öncelikte tabi bir yurtta kaldım. Sonra tabi olaylar başladı. Biliyorsunuz 70’li yıllar çok karışıktı. Babamda kendi imkanlarını zorladı. 1 sene kadar kiralık evde kaldıktan sonra Şehremini'de küçük bir daire satın aldı. Okulu bitirinceye kadar orada oturmaya devam ettik. Annem zamanının büyük bir kısmını İstanbul'da yaşıyordu. Ben eve çıktıktan sonra bütün kardeşlerimi sırayla İstanbul'a aldı. Ben üniversite sondayken bir kardeşim lisede, bir kardeşim ortaokulda diğer kardeşim de ilkokuldaydı. Onların hepsinin de velisiydim ben. Hatta ben hatırlıyorum 19 yaşında iken şöyle bir espiri yapıyordum; ‘Üç çocuklu bir babayım’ diye…   

Nihal Coşkun : Anneniz ve babanız otoriter bir aile miydi? Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

Rıdvan Mertöz : Babam çok mülayim bir insandı. Ama annem biraz daha sertti. Eli maşalıydı. Annem hatta dövdüğü zaman da iyi döverdi. İkisini de 2008 yılında kaybettik. İkisinin de mezarı İstanbul’da, Malatya’ya götürmek istemedik yanı başımızda olsun istedik. Ama muhafazakar bir aileden geliyoruz. Buna rağmen okumuza vesaire gibi şeylere çok fazla müdahale etmezlerdi. Genelde ilerici yazarların kitaplarını okuduğumuz da hiç öyle bir engellemeler yapmazlardı. Biz ortaokuldayken de büyük klasik kitaplar okumaya başlamıştım ben. Ortaokul iki ve üçte en çok okuduğum kitaplar o zamandı.

Nihal Coşkun : Malatya’da mahalle kültürüyle birlikte sosyal bir çocukluk yaşadınız öyle değil mi ? Peki o yıllarda hedefleriniz var mıydı? 

Rıdvan Mertöz : Malatya’da biz çocukluğumuzu çok iyi yaşadık. Açıkçası Bahçelievler vardı. Hatta komu komşunun ineği de tavuğu da vardı. Ayağımız da tabi yere basardı. Arkadaşlarımızla beraber çok güzel yaşardık. Ben okuldan gelir gelmez öncelikle derslerimi bitirirdim. Ondan sonra kendimizi sokağa atardık. Yaz tatillerinde de tabi babamızın iş yerindeydik.

Nihal Coşkun : O dönemde babanız size ayrıcalık tanıyor muydu? Yoksa sizi direk ticareti öğreten biri mi oldu?

Rıdvan Mertöz : Yabancı bir işte iş yerinde neyse bizde oyduk. Babamız iş yerinin sahibi diye bir ayrıcalık tanınmadı. Bir tek o zamanki dönemde kalfa bizi dövmezdi. Çünkü o zamanlarda dayakta vardı. Ama yabancı çıraklara vururdu yani bize fazla dokunmazdı.

Nihal Coşkun : Sizde şimdi Malatya’daki ortamı çocuklarınıza yaratıyorsunuz. Malatya’da da eviniz var. Gidip geliyorsunuz öyle değil mi?

Rıdvan Mertöz : Ben burada araya girmek istiyorum. Bizim sevdiğimiz kadar çocuklara Malatya’yı sevdiremedik. Eşimde benim Malatyalı bu arada onu da söylemek isterim. İş hayatında tabi onun desteğini de hiçbir zaman unutmamız gerekir. Oda çalışıyordu. Kendisi de devlet memuruydu. Ama baktık ki zor oluyor evinin hanımı oldu. Görücü usulü evlendik ama ilk görüşte aşık olduk bir birimize diye bilirim. Bizim 37-38 yıllık bir evliliğimiz söz konusu Allah herkese böyle mesut evlilikler nasip etsin. 2 tane de çocuğumuz var. Oğlum 84 doğumlu birde kızım var. Oda 93 doğumlu… İkisi de ayrı ayrı iş yerlerimizde firmalarımızın başındalar. Çocuk yaşların da onları da işlere soktuğumuz için işlerini de severek yapıyorlar.

Nihal Coşkun : Rıdvan bey üniversite yıllarınız bitti mezun oldunuz. Bir Makine Mühendisi oldunuz. Sonrasında 2 yıllık bir iş yaşamız var. Makina Mühendisi olarak bir firmaya mı girdiniz?

Rıdvan Mertöz : Evet. O zamanlar demek ki Türkiye’de ihtiyaç çok daha diplomayı almadan bir gazete ilanıyla iş buldum. Yaklaşık işe girdikten 1 - 1,5 ay sonra izin alıp okuldan diplomamı almam kısmet oldu. Hiç işsiz kalmadım. Ama şimdiki çocuklara baktığımız zaman maalesef üniversite mezunlarında bile bir çok özellik arıyoruz. Yabancı dilin yanında başka başka ayırıcı özellikler isteniyor. Ama o zamanlar öyle bir sıkıntı yoktu. 2 sene kadar çalıştıktan sonra o girişimcilik ruhu içimizde kaynayan bir yanar dağ gibiydi. İstifamı verdim. İş yerini kurduk.

Nihal Coşkun : Neden peki öyle oldu? Yani devam edip kendi işime yükseleyim demediniz de kendi işimi mi kurayım isteniz ?

Rıdvan Mertöz : Çalıştığım iş yerini de beğenmemiştim. Oradaki ortamın da etkisi vardı.

Nihal Coşkun : Sermayeniz var mıydı peki ?

Rıdvan Mertöz : Sermayemiz yoktu. Çalıştığım iş yeri bize iş verdi. Ama tabi ki babamın burada katkısını hiçbir zaman unutmamak lazım. Küçük bir sermayeyle babamda bu katkıyı yaptı. Allah rahmet eylesin diyelim. Hiçbir zaman unutamayız onun desteklerini… Yaklaşık 2 yıl kadar çalıştık ama o iş yaptığımız firma iflas etti. Bizde battık.

Nihal Coşkun : Ne firması kurmuştunuz?

Rıdvan Mertöz : İsmi yine Mesan’dı. Mesan Madeni Eşya Yan Sanayiydi. İleriki hedeflerimiz ise büyük bir beyaz eşya yapan bir firma olmaktı. 9 kişilik bir kadromuz vardı. İstanbul Topçular Seferağa Sanayi Sitesi’nde başladık. Ondan sonra oraya sığmayınca bir dükkan daha ilave ettik. Ardından dükkanları fazlalaştırınca 90’lı yılların sonunda ortağım olan kardeşim ayrılmak istedi. İşlerimizi ayırdık. Bu ayrılıktan sonra biz alanımızı da değiştik. Mobilya aksesuar ve mobilya kilidi yaparken mobilya sektörünü kardeşim aldı. Bende farklı bir sektöre adım atarak elektrik sektörüne hizmet etmeye başladım. Endüstriyel kilitler üretmeye başladık. O zamanlar olmayan bir sektördü. Türkiye’de hiç yapılmayan bir ürünü yapmaya başladık. İleriki yıllarda da başarılı olduk.

Nihal Coşkun : Yayın öncesi sohbetimiz de demiştiniz ki kardeşinizle ilgili olan ortaklığınız döneminde bizim yarışımız kim daha çok çalışıyor yarışıydı. Bu konuyu da izleyicilerimizle paylaşırsanız çok memnun oluruz.

Rıdvan Mertöz : Bizim ortaklığımız örnekti. Genelde ortaklıklarda çok para harcama yarışı olur. Bizde tam tersi çalışma yarışı vardı. O 8 de iş başı yapıyorsa ben 7:30 da işe gideyim denirdi. O Cumartesi de çalıştı ben Pazar günü de çalışmalıyım düşüncesi vardı.

Nihal Coşkun : Ortaklığınızın bitmesi kardeşlik ilişkilerinize zarar vermedi öyle değil mi?

Rıdvan Mertöz : Biz nasıl iş konusunda ortaklıkta örneksek, daha sonra ayrılırken de örnek olmaya çalıştık. Çok şükür başarıyla sürdürdük. Kardeşim de kendi branşında aranan bir firma, bizde kendi sektörümüzde açık ara birinciyiz. Mesan Kilit olarak hemen hemen diğer rakiplerimizden daha iyiyiz.  

Nihal Coşkun : 9 kişilik bir Mesan firmasını kurdunuz. Sonra bir çok şube açtığınızı söyledin. Bu kontrollü bir büyüme miydi?

Rıdvan Mertöz : Kardeşimle ayrıldıktan sonra Seferağa Sitesinde 6 dükkana ayrılmıştık. Bunlar küçük küçük dükkanlardı. Kardeşimin de 6 dükkanı vardı. Onlara artık sığmadık. Yani büyümemiz gerçekten çok önemliydi hem onun hem bizim için. Daha sonra biz İkitelli de iş yerimize taşındık. Orada da aynı şekilde 2 dükkanla başladık ama 13 dükkana çıkmış olduk. Ardından Silivri’de o 13 dükkanın 3 katı büyüklüğünde bir fabrika yaptık. Şuanda Silivri’deki 2 binamızın toplam kullanım alanı 35 bin metrekare, sadece orada 350’nin üzerinde çalışanımız var.

Nihal Coşkun : Peki bu noktalara geleceğinizi hayal edebiliyor muydunuz?

Rıdvan Mertöz : Tabi ki hayal ediyordum. Yayın öncesi size de bir konudan bahsetmiştim. Öğrenciliğim sırasında staj yaptığım bir fabrikanın mühendisi atıyorum ilgili kişisi hiçbir yere dokunmayın diyerek bir şeyler öğretmek yerine ikazlarda bulunurlardı. Bende dedim ki bir gün benim fabrikam olursa öğrenciler benim yanımda çok başarılı stajlar görebilecekler. Bununla da övüne biliriz. Her sene bizim 25-30 tane stajyerimiz olur. Bu stajyerleri 2 gruba ayırırız ve çok başarı staj yaptırırız. Müdürlerimiz bu konuda çok duyarlıdır. Onlara yardımcı olmaya çalışır. Stajyerleri 20 yıldır sigortalı yaparız. Bir miktarda ücret veririz.  Buda bizim o hayallerimizden biriydi. Fabrika hayallerimiz de hatta şuankinden daha da büyüktü diyebilirim.

Nihal Coşkun : Stajyerlerle dahi bire bir ilgilenen bir iş adamı olarak ekip seçerken sizin için olmazsa olmazlarınız nedir Rıdvan bey?

Rıdvan Mertöz : Bizim için her bölümümüzde çalışacak olan kişi için dürüstlük kavramı çok önemlidir. Yalan söylemeyecek. Dürüst olacak. İşe aldığımızda da bizim bir katı tarafımız var.  Sigara içmeyecek. Türkiye'de sigara yasağı başlamadan biz iş başvuru formuna sigara içiyor musun? diye soru sormuştuk. Sigara içen çalışanımız var elbette hatta yarıdan fazlası sigara içiyordu ama şuanda bu rakam daha da azaldı. Sigara hem görüntüyü bozuyor. İş yerindeki disipline de çok önem veriyoruz. Öyle ağır bir baskı olmaz bizde. Hoşgörü memnuniyeti vardır. Çalışan memnuniyeti çok yüksektir. Ama sağ sola izmarit atmak gibi şeyler olmaz.

Nihal Coşkun : Üretim yapan bir fabrika olmanıza rağmen, gerçekten titiz ve tertemiz olan bir tesisiniz var. Bunu da buradan söylemeden geçemeyeceğim. Mesan Kilit ne yapar? Onu da konuşalım. Kilit denince bizlerin aklına kapı kilitleri geliyor. Ama değil.. Birde elektrik ve inşaat firmanızda var. Onları da konuşalım istiyorum.

Rıdvan Mertöz : Endüstriyel kilit deyince biz teknisyenin açıp kapadığı kilit olarak tanımlıyoruz. Ofislerde kullanılan veya bir kapının üzerinde olan her hangi bir ev dolabının üzerinde olan bir kilit değil. Jeneratör kabininin üzerinde, klima santralinin üzerinde veya elektrik panosunun kapağında olan kilitlerdir. Kısmen de otomotiv de veya devlet demir yollarında özellik şuanda raylı sistemlerde şuanda çok iddialıyız ve çok ciddi ihracatlar yaptığımız ürünlerimiz de mevcut. Yani biz aslında elektrik ağırlıklı olmakla birlikte 7 sektöre hitap ediyoruz. Makine sektöründen otomotive kadar bir çok sektöre hitap ediyoruz. Sadece bir kilit değil bir kapağın üzerindeki menteşe olur, conta olur. Yani bu binanın içerisinde bile belki 50 veya 100 tane kilidimiz mevcut olabilir.

Nihal Coşkun : Bu kilitlerimi yurt dışına ihracat yapıyor sunuz?

Rıdvan Mertöz : Avrupa ağırlıklı olmak üzere 90 ülkeye ihracat yapıyoruz. Yaklaşık 30 yıl evvel başlayan ihracat serüvenimiz artarak devam ediyor. 2 sene önce 70 ülke diyorduk. 75 ülke hedefimiz var diyorduk. Neredeyse artık 100’e yaklaştı. Dünyanın her tarafına koşturuyoruz. Ayak basmadık yer bırakmıyoruz. Çok başarılı tanıtımlarla birlikte fuarlar yapıyoruz.

Nihal Coşkun : İhracat ağı fuarlarla mı büyüdü?

Rıdvan Mertöz : Fuarların tabi ki bizlere faydası oldu. Tabi ki bu internetinde etkisi var. Fuarların içinde de özellik Almanya Hannover Fuarı Bize en çok katma değer katan fuar olmuştur.

Nihal Coşkun : Bayileriniz var mı?

Rıdvan Mertöz : Şöyle; yurt dışı ve yurt içinde bayiler olsa da satışımızın hemen hemen %80’i direk müşteriye ve o ürünü kullanan üreticiye gidiyor.  Ama Türkiye'de Ankara bayimiz var. İzmir'de de bir bayimiz var. Konya'da da var ama yine de bunlarda büyük kurumsal firmalardır. Yurt dışında da Rusya'da, İtalya ve Romanya da bayiler olsa da direkt mal sattığımız firmalar mevcut.

Nihal Coşkun : Peki ihracat yapan bir firma olarak bu pandemi süreci sizi etkiledi mi?

Rıdvan Mertöz : Daha önceden de bu ülkede krizler yaşandı ama en azından 5-6 defa ülkemiz krizden geçti. 1991- 1994 ve 2004 yıllarında da krizler olmuştu. 2008 dünya bir krize daha tutuldu ama biz ülke olarak bunu 2009 da yaşadık. Bir de biliyorsunuz ki şu döviz krizi 2018'de fırladı. Ama en önemlisi ve en ağırı bu pandemi krizi oldu. Diğerlerinden biz sıyrıldık çıktık. Bundan da sıyrılıp çıkacağız da dünya da bundan çok hırpalandı.  Avrupa ülkelerine bakıyoruz; İngiltere ekonomisi %18 küçülecek deniliyor. İspanya %20 küçülecek gibi…  İnşallah Türkiye olarak bu sene bu süreci hiç küçülmeden atlatırız. Yani başabaş noktası ile bitire bilirsek çok iyi olur. Tabi %1 veya %2 büyümeyi arzu ederiz. Ama inşallah eksi küçülme olmaz.  Biz firma olarak da muhtemelen tüm firmalarımız, başabaş noktasını yakalayacak gibi görünüyor.

Nihal Coşkun : Mesan Kilit firmanız 1969 yılında kuruldu. 2004 yılında da RSM Elektrik ve İnşaat Firmasını hayata geçirdiniz. Bu firmayla da alakalı bize bilgiler verebilir misiniz?

Rıdvan Mertöz : Tamamlayıcı olsun diye düşündük. Önce RSM Dış Ticaret olarak kurduk. İhracatçı bir firma olsun gibi düşündük. Ama aradan geçen zaman ile birlikte oda bir ticari firmaya dönüştü. Biraz daha al-sat gibi elektrik malzemeleri üretip satıyor. Ayrıca RSM İnşaat’ta bir gayrimenkul firması gibi oda inşaat yapıp satıyor. Biz yapsata sonradan girenlerdeniz. Biz girdiğimiz vakit biliyorsunuz bu tür satış gibi konularda son zamanlarda sıkıntılar oldu. Son 2 konut projemiz çok umduğunuzu bulamadık. Projemizi Silivri’de yaptık. Belki de yanlış bir lokasyon seçmiş olabiliriz. Yani bu konut işini hiç sevmedim. Ama kısmetse yine firmamız, bu önümüzdeki günlerde bir fabrika inşaatına başlayacak. Bunu yine bir üretim düşünüyoruz. Kendi fabrikamızı yapacağız kısmetse…

Nihal Coşkun : Yaşamınızın büyük bir bölümünü Sivil Toplum Kuruluşlarına hizmet ederek geçirdiniz. Hala da devam ediyorsunuz. 90 ülkeye ihracat yapan bir firma olarak 1 dönem İhracatçılar Birliği Başkanlığı da yaptınız. Bu süreçle de ilgili söylemek istedikleriniz varsa onları da dinleyelim.

Rıdvan Mertöz : Yaklaşık 2,5 yıl öncesine kadar. İhracatçılar Birliği Başkanlığı dönemim oldu. Onun öncesinde de aynı birlikte yönetim kurulu üyeliği yaptım. Ülkemize ve sektörümüze hizmet etmenin zamanı geldi diyerek arkadaşlarımız ve çevremizin isteği doğrultusunda aday oldum ve 4 yıllık bir başkanlık serüvenim oldu. Yerinde oturan bir başkan olmak istemedim. Biraz farklı başkan olmak istedim. Haftanın 1 veya 2 gününü üye ziyaretlerine ayırdım. Zamanımın en az %50 veya %60'ını İhracatçılar Birliği Üyeleri’nin işleri için ayırdım. Yani kendi işlerimi de biraz ihmal ettim onu da söyleyeyim. Öyle biz bir şey yapmaya kalkarsak tam yapmak isteriz. Benim şirketim menfaatleri için uğraşayım gibi bir düşünce kesinlikle değildir. Bu gönül işidir. İhracatçılar Birliği Başkanlığım; 2018 yılı 10 Nisan Günü bir başka arkadaşımız kazandı. Ben kaybettim bu sefer. Şimdi işte kendi çapımızda İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis Üyeliğim var. Orada devam ediyorum. Malatyalı İş Adamları Derneği (MİAD) İcra Kurulundayım. Aynı zamanda Silivri Sanayici ve İş Adamları Derneği adı altında bir bölge derneğimiz var. Burada da arkadaşlarımıza elimizden geldiği kadar destek vermeye çalışıyoruz.

Nihal Coşkun : Sosyal sorumluluk faaliyetleriniz de var. Birazda bunlardan bahsedelim. Spora özellikle çok destekleriniz oluyor. Malatya’da da bir okul projeniz var onu da sizden dinleyelim. Memleketinize bir okul yaptırmayı düşünüyorsunuz. Bunları da dinleyelim sizden.

Rıdvan Mertöz : Biz yaklaşık 1-1,5  yıl evvel memleketime gittiğimde okuduğum ilk okulun çok döküldüğünü gördüm. Bu okulu yıkıp yeniden yapılması gerektiğinizi Malatya’mızın Valisine ve Emniyet Müdürüne söyledik. Onlarda önce ‘Biz burada gerekli işlemleri yapıp eskisini yıkarız. Sizde yenisi yaparsınız.’ dediler. Bu şekilde yapılması düşünülürken bizim çocukluğumuzun geçtiği semtte imar durumu oluşmasından dolayı ihtilaflar oluştu. Valilik Milli Eğitim Müdürlüğü bize başka bir yer gösterdi. Kısmetse benim çocukluğumun geçtiği, evimizin olduğu yere de oldukça yakın bir arsa tahsis ettiler. Orada inşaata başlayacağız. Ama ne yazık ki Nisan-Mayıs ayında temelini atmayı düşündüğümüz olayı bu pandemiden dolayı 7 ay ertelemek durumunda kaldık. Durum gecikti. En kısa zamanda Malatya’ya gidip, protokol yapacağız.

Nihal Coşkun : Siz zaten memleketinizden hiç kopmadınız öyle değil mi? Gidip geliyorsunuz. Orada da bir eviniz var öyle değil mi?

Rıdvan Mertöz : Evet orada evim ve bahçem de var. Hatta kayısı ağaçlarımda var bahçemde, oradan elde ettiğim ürünlerin hemen hemen tamamını da dostlarımızla paylaşıyoruz. Bunu ticari olarak düşünmüyorum. Bence bölgenin en güzel bahçesidir. Çokta bakımlıdır.

Nihal Coşkun : Rıdvan bey birazda sizin sosyal hayatınızı merak ediyoruz. Bu kadar başarılı bir iş adamı 1 gününüz nasıl geçer. Çok güçlü dostluklarınız var. Birazda bunlardan bahsedelim dilerseniz.

Rıdvan Mertöz : Biz çok iş kolik insanız. Çalışmayı severim. Yani bundan bir yıl öncesine kadar Cumartesi günleri de aralıksız çalışırdım ama son yıllarda biraz daha tatilime önem veriyorum. Eskiden yılda 3-5 gün tatil yaparken şimdi ayda 3-5 gün tatil yapıyorum. Biraz da tabi çocuklarım da yetişti. Onlar sorumluluklarda aldılar. Bu şekilde kendimize zaman ayırmaya başladık. Çok iyi bir dostluk ve arkadaşlıklarımız da var. Güzel bir dayanışma içerisindeyiz. Zaman zaman onlarla da bir araya geliyoruz. Ama ben daha çok işe gitmekten büyük keyif alıyorum. 6 yaşından beri çalışmayı sevdik. Rahmetli babam 88 yaşında vefat etti. Oda 87 yaşına kadar da bir fiil çalıştı. Bizim işyerinize gelip yardım ederdi çalışırdı. Son yıllarda artık araçla aldırıyorduk. Haftada 2-3 gün gelirdi. Ama gelmediği günler de annemle evde kavga ederlerdi. Mümkün olduğu kadar da işe gelmeyi arzu ederdi. Birbirlerine aşıklardı onu söyleyeyim. Zaten annem Ağustos ayında vefat etti. Babam hasretine dayanamadı o da Aralık ayında 4 ay sonra arkasından gitti. ikisinin de mezarı İstanbul’da Malatya’ya götürmedim.

Nihal Coşkun : Bu süreçte ailenize zaman ayıra bildiniz mi Rıdvan bey?

Rıdvan Mertöz : İlk 20 sene için evet diyemem. Ama son zamanlarda tabiki zaman ayırıyoruz. Özellikle oğlumun çocukluk döneminde pek yüzümüzü göremezdi. Ama kızım için aynı şeyi söyleyemem. Onunla biraz daha fazla zaman geçirdik. Hep çocuklar uyurken eve gittiğimiz için zaman ayıramazdık ama son 15-20 sene için aynı şey söz konusu değil…Normal insanlığa döndük artık. Önceki biraz anormaldi.  Şimdi artık normal yaşantıya döndük diyebilirim. Hem tatil yapma anlamında hem işte karınca kararınca etkinlikler, müzik dinleme vesaire onları yapmaya çalışıyorum.

Nihal Coşkun : Çok uzun bir iş yaşamı ve bir sürü krizler atlatılmış, Rıdvan Mertöz olarak sıkıldığınız, motivasyonunuzu kaybettiğiniz yada ekonomik anlamda dibe vurduğunuz anlar oldu mu?

Rıdvan Mertöz : Tabiki ben sohbetimizin başında da anlattım. Ama önce bir kriz kelimesini konuşalım. Ülkemizde kriz eksik olmuyor. Bu krizler içerisinde her ne kadar en çok dünyayı 2008 – 2009 krizi etkise de Türkiye'yi de etkiledi Türkiye'de bir miktar küçüldü o yıllarda. Ama bizde firma olarak büyümesek de hep yenilikler yaptık. Onun için en çok sevdiğim gün 2009 yılı oldu. 2009 yılının 3-4 ayı neredeyse üretimimiz durmuştu. Ama sonrasında çok hızlandık. Son gelen krizler daha çok canınızı sıkmaya başladı. Döviz krizi ile beraber 2 sene önceki kriz. Son pandemi krizi.

Pandemi de işlerimiz hiç kesilmedi. Fabrikamızı da kapatmadık. Önlem konusunda da başarılıyız bunu da söyleyeyim. Çok idare ettik. Çok kontrole gittik. Vakamız olmadı mı? Oldu. 7-8 vaka yaşadık. Ama onlar derhal karantinaya alınarak bütün görüştüğü insanlar da kontrol altında tutularak daha fazla yayılmasını da biz elimizden geldiği kadar engel olmaya çalıştık.

Umutsuzluk durumuna gelecek olursam. İş hayatımızın başında oldu. Özellikle kuruluş yıllarımızın hemen ikinci yılında iflas ettiğimizi söylemiştim. O zaman bir umutsuzluk oldu. Acaba iş yerini kapatsak mı ? gibi düşüncelere kapıldım. Eskişehir'de bir umutsuz anım oldu. Tükenmişlik sendromu adeta yaşadım. Umut yok! Cepte para yok! İstanbul'a dönecek kadar bile param yoktu. Bir çaresizlik içerisinde kaldım. Ama sorumluluklar ağır bastı. ‘Rıdvan akıllı ol kendine gel bunların hepsini yeneceksin’ dedim. Ve yendik! Çok şükür Hep de yüzümüz güldü. Yani o acıklı o şey günleri de biz yüzümüz bilerek atlatmaya çalıştık. Hiç bizim tüylerimizi kederlerimiz insanlara negatif enerji yüklememeye çalıştık. Yani tam gençlik mümkün olduğu kadar keyifli olmaya çalıştım.

Nihal Coşkun : Rıdvan bey peki ticaretin merkezinde olan bir işadamı olarak şuan ülkemizin içerisinde bulunduğu ekonomik durumla ilgili söylemek istediğiniz birkaç eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Rıdvan Mertöz : Bu biraz acı bir gerçek. Ülkemizde şu anda sıkıntı var. Ülkemiz pandemi ile boğuşuyor. Cumhurbaşkanımızın geçen açıklamasında 492 milyar lira pandemiden dolayı ekonomize bir yük geldiğini söylemişti.  Bu sadece 492 milyarla kalmıyor. İşletmelerin kaybı çok daha fazla gerçekten birçok işletme çok büyük sıkıntılar yaşıyor. Yani ülke zor günleri yaşıyor. Belki bize idarecilerimiz moral vermek için olduğundan  daha iyi göstermeye çalışıyorlar bunları söylemek bir iş adamı için zor ama olsun bunlar da gerekli…Ülkemiz sıkıntılı günler yaşıyor yani ekonomik olarak bu bir gerçek. Ama bizlere düşen görev yılmadan mücadele etmek

Şimdi böyle bir durumda yatırım yapmak büyük cesaret ister biz kısmet olursa yeni fabrikamızın temelini atacağız. Ekim ayının sonunda yeni projemiz veya projelerimiz var. Yeni bir fabrikanın daha temelini atacağız. Hadımköy’de…  

Bu yine aynı sektöre hitap edecek ama muhtemelen bir teklif daha var. Yapacağımız ürün medikal ürünlerde olabilir. Yani biz her iki projeyi de göz önüne alarak binanın dizaynını ona göre yapıyoruz. Burada da şunu demek istiyorum; cesaretli olmamız gerekiyor. Yani bu böyle kritik dönemde de kulağımızın üstüne yatarsak bize yakışmaz. Bizler risk alarak da büyüdük. Ama dikkatli davrandık. Bir de işletme sahiplerine ben şunu söylemek istiyorum; paranızı hepsini bilin ve iyi takip edin. Biz bir işletme sahibi olarak Makine Mühendisliği’nden daha çok paranın kontrolü nü yapan bir işletmeciyim diye bilirim. Yani finansmanı bilen. Finans kontrolünü yapan Gelirini-giderini devamlı kontrol eden bir iş adamı oldum. Yani Makine Mühendisliğinde çok iddiam olmadı. Ama para konusunda iddialıyım.

Nihal Coşkun : Son olarak söylemek istediğiniz mesajınızı da almak istiyorum. İzleyicilerimize ne söylemek istersiniz. Özellikle gençlere de bir mesajınız var mı?

Rıdvan Mertöz : Ben artık bütün son zamanlarımı gençlere adıyorum. Onların eğitimleri için epey bir faaliyetlerimiz var. Yayın öncesi biraz anlatmış ama Meslek Liseleri için de çalışmalarımız var.  Meslek Lisesi memleket meselesi diyoruz ve bunun için İstanbul Sanayi Odasıyla gerçekten çok güzel çalışmalarımız var.   Ama gençlere tavsiyem çok fazla ezberci olmayın. Öğrenin. Aklınızda bir şeyler kalsın. Hani bu bize staja gelenlerden görüyorum nasılsa ‘başım sıkışırsa internette Google var ben bunu bulurum’ diyorlar. Hemen her şeye hazıra konmasınlar. Özellikle kendilerine lazım olacak bilgiler mutlaka öğrensinler. Nasıl babalarının, annelerinin isimlerini unutuyorlarsa bunları da okulda öğrensinler ve aklında kalsın. Bu eksiklikleri görüyorum özellikle stajyerlere ders çalıştırırken. Bir de çok o okusunlar.  Kitap okumuyorlar. Yani şimdi gençlerinin okumadığını görüyoruz.

Bir de en önemlisi ülkemiz baktığımız üniversitelerimiz ve teknolojinin son 35-40 yıl daha  dünya ile yarışta biraz geride kaldık. Yani büyüdük destek de dünyanın büyümesine ve gelişmesine baktığımızda biraz üzülüyoruz. Üniversitelerimizin sıralamasına bakıyoruz maalesef bundan 15-20 sene evvel birçok üniversitemiz ilk 100’e girerken şimdi 250'de üniversitemiz yok. Yani burada şunu demek istiyorum; teknolojiyi de mutlaka gençlerimiz takip edecek. Büyüklerimize ve idarecilerimize de sözüm yani gençlerimizi harcamayalım yurtdışına kaçan gencimiz çok fazla bunları tutmak için özellikle gençlik projeleri oluşturmanız gerekir. Bu pırıl pırıl gençler ülkede kalması gerekiyor.

Haber : Batuhan Güçlü

YORUMLAR

  • 0 Yorum